Bir mülteciyim bende,
Yüreğine sığınan.
Ensarlık var mı sende.?
Yoksa halim pek yaman.
Sınırında beklesem,
Sen yüreğine hüznü giydirirsin her gece
örtersin görünmesin diye çilen,
uzundur hikayen anlatmazsın
sayıklarsın hece hece,
bitmez, tükenmez endişen...
***
Rücu ediyordu her gece kararından
gün ağarınca yine ümitleniyordu.
Etkileniyordu göz kamaştıran aydan
ruhunu kalbine teslim ediyordu.
Bir kuruntusu vardı bir vesvese
sonra adını koyamadığı bir düşünce
Geceye düşen ahenk
ardınca sıralanmış sesler
zamana bırakılan çelenk
vicdanı boğan eller
usulca çekip gitmek
sesler sesler sesler...
Seni yazdı kalemler ondört asır boyunca
Şeref buluyor eller pak ismini yazınca
Sen ey Cenab-ı Resul güneşisin alemin
Sana kalınca yoksul sonu gelmez elemin
Benim kalemim yazamadı senin gözlerini
bakamazdı güneşe çıplak gözle çocuk
kuyumcu bilirdi en çok altının değerini
ve şükretmeyi en çok çeken yokluk...
Ah diyorum şimdi olsaydı hayalin
ne yana dönsem ben kaçamadığım
ben bir duvar ördüm aşamadığım
içim içimi kemirirken hengamede
bir kapı karşımda açamadığım
geceler bir kabusun habercisi
Bana bir parça ümit
Bana sabır düşüyor
Nereye gidersen git
Ruhum senle yürüyor...
Hasretin etse ziyan
sen gittiğinden beri,
kuytularında şehrin
bulup bir tenha yeri
ağlarım derin derin
her şeyde yarım bir tat
Bir kördüğüm gibi çözülmeyen,
Bu aşk...Bir muamma bir bekleyiş.
İnce ince dimağa işleyen,
Çığlıktan sonra sükûta eriş...
Zirveye adım adım çıkarken,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!