Bu defa olmaz diyorum içimde kalmasın merhamet
İsyan ediyorum duymasın beni hiçbir şey
Kuşlar kör olsun, bu gece derdim var
Çiçekler açacakmış güya hayır istemiyorum
toprak alevlere düşsün
Bu defa olmaz sevgilim isyan etmeye hakkım var
Gülmeden doymuyorum yorgunluğa
Kaçak uykular geçiyor saatlerimden
Gölgelerin incinmesinden bana ne
Güneşim pansuman müptelası
Kırgınlıklardan seçiyorum neşelerimi
En sevdiğim kendim hep içimde kilitli
Sırlar düğümlü göklerde melekler ve şeytanlar küs
Bir kar tanesi kelebeklerden daha az devinir
Kalbi çalınmış olan yaşayabiliyor,
mazisi sağlam, hatırası aşk ise
İnsan kendini onarırken yaratılmak konuya dâhil değil
Hep yeniden başlamakla mutlu olunmuyor
Şimdi sana benziyor sevgilim
Dokunduğum toprak, yaşadığım her iyilik
Irmak dediğin akar gider nerden geldi aklıma gözlerinin buğusu
Alev yalazı bir mısra olur saçlarını anlatır tüm korkularıma
Sesine yakın her bebek ağlayışı,
Kendime değil belki, çok üzülüyorum bu aralar ne olduğunu bilmeden
Ellerimi sakla sevgilim, yeminimiz karaborsa
İhbarlar meleklere düşmüş
Kıyamet caddesinde çevirme var
Düşündüm bu sabah
Mazide kalan son sarılışı
Karanlığa sarkan otel pencerelerini
Aktarmalı yolculukların yorgunluğundayım
Doğmaktan yaşamaya yaşamalardan aşka
ve ardı sıra yalandan yalana kompartıman kargaşası
Biletim avucumda, atılma korkum yok,
ben çoktan varmışım
İstasyonların adres kaygısı olmadığı gibi yaşıyorum
Hatıralar çürümez, üzerleri örtülen sancılar mıdır?
Volkanları bile sönerken dünyanın
Haykırarak kim doğar, ağlayarak kim yaşar,
gülerek kim ölür
Karanlığa gerilmiş gözler,
morluklar taşıyan gemileri araya dursun
En uzak ışık hangi yıldızın öpücüğü bilmiyorum
Dokunduğum ay ışığı yıkandığım karanlık benim yanılgım
Soğuk kumların üzerine uzanarak bu gece denizi dinledim
Ağlayan yeryüzüdür yaşamak
Düşleyen düşlesin, sızlayan sızlasın
Dingin pencerelerin ardında asılı perdelerin yorgunluğu
İstenildiğinde varılmıyor hakikate
Olacak olanın oluşmasıyla ancak visal
Rab kelamı insan ağzından sıyrılmadıkça
Kimse bilmemiş ve anlamamıştı İlah kimdir
Elleri ve alınları tozlu putperest sesleriyle dövüşüldü
Kansız başlar her savaş ve ölümdür son düşman
Kırmızı kalem boşluğunda başladı önemler
Simsiyah bir sayfa doldurdum kendime
Tövbesiz, pişman olunmamış bir kuş bekâreti üzerimde
Ekmeğe düşkündür köy evleri
Çocukların heves yerlerinde gofret kokusu asla uyumaz
Tarla görmemiş sağlıklı beslenen fahişeler tanıdım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!