1932 yılında Alman bir baba ve ABD'li bir anneden, Massachusetts'te doğdu. Profesör olan babası 1940 yılında öldü. Plath ilk şiirini 8 yaşında yayımladı.
Plath, hayatı boyunca ileri derecede manik-depresif bozuklukla boğuştu. 1950 yılında bursla girdiği Smith College'deki ikinci yılında ilk intihar girişimini gerçekleştirdi ve bir akıl hastanesine yatırıldı. 1955'te Smith College'den summa cum laude derece ile mezun oldu.
Kazandığı Fulbright bursuyla Cambridge Üniversitesi'ne giderek çalışmalarını burada sürdürdü ve şiirlerini üniversit ...
Kadın mükemmeliğe erişti
Ölü
Bedeni bir zafer gülümsemesi takınmış
Bir Yunan gerekliliği yanılsaması
Tuğunun kakmalarında akmakta,
Çıplak
Önce, istediğimiz gibi biri misiniz bakalım?
Takma gözün,
Takma dişlerin, koltuk değneğin,
Askın, çengelin,
Takma göğüslerin
Ama enine olmayı tercih ederdim.
Ben kökünü toprağa batırmış bir ağaç değilim
Taşları ve o ana sevgisini emen
Bu yüzden büyüyemiyorum parlak yapraklara her nisan,
Bir çiçek tarhının güzelliği de olamadım ne yazık ki
Sanki özenle boyanmış ve kendi payına düşen hayranlarını kabul eder gibi,
Gene yaptım, gene yaptım işte.
On yılda bir kere
Beceririm bunu ben –
Bir çeşit ayaklı mucize, tenim
Bir Nazi abajuru kadar parlak,
Gel bakalım, her şeyden önce sen bizim istediğimiz gibi biri misin?
Takma göz, takma diş veya koltuk değneği
Kullanıyor musun?
Belinde korse veya kolunda bir kanca mı var?
Takma göğüsler veya plastik bir penis?
Yapma, yapma, artık yapma
Bunu bana, ayakkabı kara.
İçinde yaşadığım bir ayak olarak
Otuz yıl boyunca, zavallı bir beyazlık,
Güçlükle nefes almaya cesaret ettiğim veya hapşırmaya.
Babacım, seni öldürmek zorundaydım.
Gümüşüm ve aynen. Yok önyargılarım.
Ne görürsem ben, yutarım aniden.
Tam olduğu gibi, sevgiyle ve nefretle puslanmamış
Zalim değilim ben, doğrusözlü yalnız —
Küçük tanrının gözü, dort-köşeli.
Çoğu zaman zıt duvarda düşünceye dalarım.
İşte yine yaptım
Her on yılda bir
Böyle bir tane beceririm
Bir tür ayaklı mucize, tenim
Bir Nazi lamba siperliği kadar parlak,
Ölüm çok güzel olmalı,
yumuşak, kahverengi toprakta yatmak,
birinin başının üzerinde çimlerin dalgalanması, ve sessizliği dinlemek.
Dünün olmaması, ve yarının olmaması.
Zamanı unutmak, hayatı affettmek, barışta olmak…
“İzimi süren bir panter var:
Bir gün beni öldürecek olan; …
…Adımlarını durdurmak için yüreğimi fırlatıyorum,
Susuzluğunu dindirmek için kan saçıyorum;
… O yiyor, ama yine de ihtiyacı yüzünden yiyecek arıyor,
Waking in winter
Derinliginden ve karamsarligindan buyulendigim, kendime nefes kadar yakın hissettigim şiirleriyle ve hayat hikayesiyle muazzamligin somut bulmus hali..
Yaşadıklarını hissedebildiğim, kaderlerimizin benzerliğinden ürktüğüm şair kadın, Sylvia...