Bazen diyorum...
Sokulup kaybolmak isterdim şu sol yanıma...
Usul adımlarla yavaş yavaş erirdim içimde.
Zaman tünellerinde yürürdüm, garip bir yolcu misali.
Kimi zaman çocukluğumda gülerdim,
Kimbilir belki içimdeki kaybolan sokağı bulurum bir gün...
Belki bir peri gelir bulur beni,kabul olur tüm dileklerim.
İşte ovakit bahar gelir yüreğime,karakış hükmünü yitirir çekip gider gizlice..
Ve içimdeki özlem biter...
SuZi
Sensizliği senden çalıp.
Yokluğunda ,varlığını yaşamak, sensizliğin de senli uykulara dalıp senli rüyalar da dolaşmak varya...
Hani
hani kara bir geceden şafağı doğurmak gibi sancılı ve acılı ...
Kayıp mevsimler gibiyim,
Ne yana baksam kara bulutlar dökülür üstüme,
Hangi yaramı sarsam, yüreğim ölür ellerimde.
Ne sesim var kulaklarımda, ne dünya gözümde,
Göklere baksam, şimşek olur çarpar yüzüme,
O kadar güçlü, o kadar sert,
Kayıp bir şiir gibiydiler ,ara ,sıra yanyana gelen.
Biri kelime diğeri içindeki hece.
Aynı şiirin dizeleriydiler ,delicesine
Yanyana gelmek için saniyeleri sayan
İki deli aşıktı acemice..
Zaman kavramını yitirmiş ,sihirli kumları dökülmüştü şiirin dizelerine.
Yırtık urbalarım var mesela...
Kırk parça kederden dikilmiş, bana büyük gelen...
Makası kesmeyen iynesi dikmeyen...
Terzisinin gözü görmediği.
Acıyla içlenmiş,
Göz yaşıyla boyanmış,
Düşünceler sisli yokluğunda...
Hayaller ise darma duman.
Ümitlerin beli büküldü
Saçlara kâr yağmadan
Kelebeğin Kanadında
Ne kardı gönlüm, ne fırtına ne boran. Bir masaldı bana yazılan
Başı sonu belli değil, içi hüzün dolu olan bir hayattı bana çizilen.
Kaderde yazılıydı belki, kısmete vacip kılınan.
Bir kelebeğin kanadındaydı, bana sunulan.
Vaktim azdı, yolum uzun.
Hayatımda ne çok keşkelerim varmış. Ne çok şeyi kavanoza koyup kaldırmışım.
Mesela gülmeyi, özgürce gülmeyi.
Sevdiğim ne çok şeyi ertelemişim, meğerse,
Yağmurda sırılsıklam olana kadar, usul, usul yürümeyi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!