Sorsaydın bana günlerimi nasıl tüketeceğimi,
Anlatsaydın bana gecenin yârenliğini,
Bu kadar kanayan bir yaranın çaresini deseydin,
Beni böyle kul etmeseydin iki satırlık yazılara.
Yumruklarımı sıkmadan başedebilmeyi öğrenseydim,
İsyanımı çarptırmadan duvarlara öfkeyle,
Bana anlatsaydın bildiklerini, bu kadar susmazdım.
Ne cahil kalmışım geçip giden günlerin satır aralarında,
Ağlamanın ayıp olmadığını deseydin bana,
İçime bastırıp susturduğum çığlıklarım patlasaydı,
Anlatsaydın bana çaresizliğin çarelerini,
Böyle suspus kalmazdım kabuğumun içinde üşüyerek.
Bana korların bile korları olduğunu söyleseydin,
Her kapı çalındığında zehir zemberek işkenceler,
Sorgusuz sualsiz acılar doluşmazdı başköşeme.
Saatin akrebiyle yelkovanı bile sabahsız gecelerde
Hiç durmadan beni vurmazlardı en derin yaralarımdan.
Deseydin bana saatlerin bile alacaklı olduğunu,
Günü gelmeden kanımla öderdim borcumu.
Demedin sen hep sustun,
Öyle bir sustun ki;
Susmaların bir bulaşıcı hastalık gibi yapıştı yakama,
Sayende bak ben de sustum.
Kayıt Tarihi : 31.10.2009 23:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hikmet Tekin Arslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/10/31/sustum-168.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!