Susma hakkını mı kullanıyorsun
Güvenmediğinden adaletime
Attım dört duvar hücreye
Karanlık mı karanlık ıssız mı ıssız sessiz bir sahile diye
x x
Yosun sarmış taş kalbi sevgi yerine
Öyle mi
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Adıma ne şiir yazıldı ne tek dize
Susma da söyle haykır aşkını kime söyleyeceksen
KUTLARIM HARİKA BİR ŞİİR.yuvasız kuş
şiir çok güzel, betimlemeler harika,ama şiiri uzadıkça duygular eksilir gibi hissettim, eleştiri adına söylemiyorum ama daha kısa yazılsaydı daha etkileyici olabilirdi.Saygılarımla.
DUYGULAR ADINA MÜKEMMEL BİR SANAT VAR BU SAYFADA.TAM PUANIMLA TEBRİKLER...
'....Hep suskunluğunu dinledim sabırla ayrı odalarda
Aşkı susturan kim
Susar mı sevgi
Bahane mi arıyordu intihara sabır...'
Çok güzel şiirleştirdiğiniz hislerinizi kutlarım, kaleminize yüreğinize sağlık.
Uzun ve emek harcanmış bir çalışma. Kutlarım.
harika ,çok duygusal akıcı (serbest tarz ve uzun olmasına karşın) bir şiir okudum kaleminizden tebrikler tam puanla
Yaslarım başımı sevdana
Gören sarhoş sanır beni
Bilen mutlu
Kaleminize sağlık.
Tebrikler.
Susma
Susma hakkımı kullanıyorum
Güvenmiyorum adaletine
Attın dört duvar hücreye
Zifiri karanlık ıpıssız sessiz bir sahile
Yosun sarmış taş kalbi sevgi yerine
Öyle mi
Kim o karaltılı hülya
Ben miyim
Vay be
Gelişine kapı örtmem inan yatak sererim gecene
Ham eriğimdin benim yediğim tuza banıp
Dişlerimi kamaştıran
Yedikçe yiyesim gelen
Aynaya mı yansıdı hüzün dökülmüş yüzün öyle karamsar
Nasıl da ön yargılısın
Çorak tarla gibi çatlayan
Kaç geceler kirpiklerim batar yüreğime bilir misin
Neşterle kestiğin uçlarını
İnceldiği yerden kopan gururumdu
Aldı benden alacağını hayat
Ateşten dikilmiş frak giydim ayrılıklarda
Hüzne çıkardı tüm sokaklarımı
ahmet bey ;
gerçekler karşısında susan dilsiz şeytandır..
çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi...tam puan 10...akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz..
Selam gönül dostu,
Dil zincirlenirse üstüne kilit vurulur
Anahtarı gizlenir, bir hücrede tutulur
Gözler biçareyse aktıkça pınarı kurur
Yürek, coşupta çağlarsa kalemi konuşur
Gönüllere damladıkça parıldayan değerli kaleminizi yürekten kutluyor, ışıltısının ömrünüzce hiç sönmemesi dileğiyle saygılar sunuyorum. Tebrikler...
susma hakkımızı bir yalnızlığa karşı kullanamıyoruz sanki...onada susarsak artık çok geç demektir...saygılar okudukça içine çeken dizeler
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta