Bazen sorguluyorum hayatı.Her şeye bir cevap buluyorum ama, bir tek sen susuyorsun.
Kalbin, gönlün... Her şeyin konuşmak istiyor da engel oluyorsun.
Ama unuttuğun bir şeyler var
Suskunluğunu gölgede bırakan, sustukça çığ gibi büyüyüp, haykırışa dönüşen gözlerin.
Kimselere açmadığım mabedimin kandilleri sönerken, gün bitip ömür geçerken
Zaman avuçlarımızdan kayarken, geçmişe böylesine ah etmişken, seni böyle sevmişken susma.
Daha ne kadar susacaksın.Karlı dağlar eridiğinde mi, rahmet vadileri dolup taştığında mı,
yoksa sonsuz aşk sözleri şahlanıp dile geldiğinde mi konuşacaksın?
İnanmaktan, bir kere olsun güvenmekten korktuğun şey nedir?
Bir tek gördüğünü mü sever gönlün? Gönül gözün görmedikçe o göz neylesin..
Her zerremle sana ve aşka secde ederken, bir kere olsun gelmek çok mu zor?
Madem bana inanmıyorsun güvenmiyorsun, bari aşka inan.
Belki ikimizde birbirimizi bırakırız da, aşk bizi hiç bırakır mı?
Sadakatini ebediyete yükledikten sonra daha ne bekliyorsun?
Kır gönül bağının zincirlerini, şahlandır yüreğini.
Kurtar esaretinden güzelliğini, gün yüzüne çıkar nefsi arzularını.
Utandır inadını, kavrulan gönlünün sustur feryadını.
Can alıp can veren gözlerin hatrı için susma.
Gülleri küstüren, bülbülleri susturan güzelliğin uğruna susma.
Sonsuzluk limanında seni bekleyen yar için susma susma...
14.02.2015
Kayıt Tarihi : 5.11.2015 10:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!