Bir ölüyüm ben, dolaşıp duran
artık hiçbir yerde kaydım yok
bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde
sayı fazlasıyım altın kentlerde
ve yeşeren taşra yörelerinde
Vazgeçilmişim çoktan
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Alman şiir sanatında altın çağını yaşadığı romantiklerden sonra tümüyle kapanmıştır. Çünkü romantik akımı karşıtlıklar olarak o zamanlar gurbeti ve memleketi seçmiştir. Kişiyi hüzünlendiren, yaralayan Gurbet'in yerine, geçmiş, gençlik, çocukluk ve memleket insanı mutlandıran, ferahlatan, huzur veren bir duygudur. Bu duygu da, dönemlere bakıldığında; tarihte, burjuva devrimler çağının hemen ardından gelen endüstri devrimi sonrasına denk düşer. Bu nedenle de, insanların geçmişi araması ve ağıt yakmasının belirli bir anlamı vardır.
Yine almanya'da, Weimar Klasizmi diye adlandırılan dönemde, Goethe de, Schiller de geçmişi yücelten, bu güne ağlayan şiirler yazmıştır.Hep savaşlar ülkesi olan Almanya’da şairlerin işi de çok zordu elbette. Tam da bu noktadan hareketle O 'asık suratlı ruhsuz'ların barışık olmamasının, barışamamasının nedeni barışa olan sonsuz inançlarıdır. Barışın koşullarını hatırlatırlar durmadan. İşte, Ingeborg Bachmann da bu önemli şairlerden biridir hiç şüphesiz.
Çeviri şiir yıllardır sıkıntılı olmuştur ve bir çok şair şiirinin yazıldığı dil dışında olmasını pek istememişlerdir çünkü her dilin kendine has söylemi, duygusu ve ruhu vardır. Bir sözcük bazen çevirilerde tam karşılığını bulamamaktadır. Bu hem okur için hem şair için sıkıntılıdır. Ben bu şiiri kendi dilinde de okudum bir çok kez ama Ahmet Cemal gibi yetkin bir edebiyat adamı bir çevirmen şiirin dokusunu ve ruhunu hiç boznadançok güzel ve ustaca yakalamış…
güzel bir şiir kaleminize sağlık
bir önerim olacak site yöneticilerine,dikkata alınır mı,alınmaz mı bilemem!..
ana sayfadan ulaşabileceğimiz bir linkle,yabancı şairler ve şiirleri antolojisi oluşturmak...oradan okuyalım onlara ait eserleri diyorum.
günün şiirine gelince;ben burada Türk şairlerine ait eserler görmek istiyorum açıkçası...milliyetçi değilim ama, gönlüm ve yüreğim böyle olsun istiyor.
saygı ve sevgiyle...
günün şiiri neye göre seçiliyor allah aşkına?
Bu şiiri buraya taşıyan şiirin kendisi mi, şairinin adı mı?
Yeni eklenen şiirlere bakıldığında, eğer her dört şiirden bir tanesi bu şiirden daha iyi şiir değilse şahsen şiirden hiç anlamadığımı kabul edeceğim.
...'Efendim, çeviri bu' demeyelim.
O zaman çevirisi düzgün olanları asın..
Ya da orjinalini asın da dil bilenler orjinalinden baksın.
Sadece bir özenti olarak düşünüyorum ve binlerce şiirin kayıtlı olduğu bu sitede böyle bir şiiri bir ayıp olarak kabul ediyorum.
Sürgün
Bir ölüyüm ben, dolaşıp duran
artık hiçbir yerde kaydım yok
bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde
sayı fazlasıyım altın kentlerde
ve yeşeren taşra yörelerinde
Vazgeçilmişim çoktan
ve hiçbir şeyle anımsanmamışım
Yalnızca rüzgarla ve zamanla ve sesle
ben insanlar arasında yaşayamayan
Ben Almanca diliyle
çevremde kendime mesken
edindiğim bu bulutla
bütün dillerde sürüklenmekteyim.
Nasıl da kararıyor bulut
yağmurun tonları da koyulaşmakta
çok azı yağıyor
O zaman bulut ölüyü daha aydınlık bölgelere taşıyor
(Çeviren: Ahmet Cemal)
Ingeborg Bachmann
harika bir şiir ve güzel bir paylaşım tşkler cann...
yani bu mu günün şiiri :-((
cama vuran yağmur damlaları da aslında bulut ölüleridir..
sorarım anneme akşamları...
sevmedim
güzel bir şiir tebrik ederim
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta