`Ben bir bina yaptirrrrrdim, tuggla ussdalariiina……`..
Para buldukca kuru fasulyesine dilim damagimin doymadigi lokanantayi, ilerisindeki Kenan Foto`yu, kirtasiyeciyi,Merkez Bankasi`ni, zurnaci davulcuyu, karakolu ve Sariz Kiraathanesi`ni gectikten sonra baslayan Arnavut Kaldirimli sokaklara dalip, binasi kesme tas yapili cifte kapili eyvanli sundurmali sadirvanli Bahcebasi mahallesiydi..
Her hafta veya en gec her iki güne bir esik kovuk avlu alan sulanip süpürülen sokak lambalarinin yetismedigi, boyali renkli ampüllerle derme catma direklere baglanip kurdelenen paristilar isiklanip fenerlenir, altin disli cümbüscü, düsük göbekli kemanci, ince zayif darbukaci, ökce topuk klarnetci ve kalcasinin üstünde alli pullu ince tül felfele bagli cingirlak cingirlak kostakli köcek cengi kiz….
Kürtler vardi Ermeniler vardi Cerkesler vardi Türkistanilar vardi biz Türkler vardik, ayrilmaz kopmaz bir bedenin türlü cesit insan güzelligini seven sayan hosgören ve kendi bilen Türkiye`den baska ötesi derdi gayrisi olmadigi…
Istiklal ilkokulunun heryeri toprak bahcesinde okuldan faslindan arta kalan zamanin tüm gününü celik comak saklambac serüven top….didinir tepisir, avlunun duvar boyu diziminde kök salmis akasya agaclarinin beyaz ciceklerinden kanar doyardik bahar baharin. Vahap sinif baskaniydi, kanaryam güzel kusum´u her müzik dersinde ilk ndan duydugum Cilli Ömer`se müzik kolu baskani.
Cerkeslerin dügünleri avlu icinde olurdu, acik kapi araliklarindan kugu gibi süzüllen kizlarina ve sahinkartal gibi oglanlarinin sahlanip yere saplanisina zarifince kivrak tüm insanin aklinin alabileceginin fazlasini boyayip süsleyisini, hayran kalir bakardik.
Kürtlerin ezgili sazli zurnali davullu halay sekisleri de öyle güzel, öyle büyüleyiciydi.
Ben her seferinde `ben bir bina yaptirrrdim, tugla usssdalarina…` farbuka cümbüs calan calgicilariyla birlikte söyleyip endami cilvesi cengisi calimi sümüklü oglandan biyigi tüllenen delikanliliga adim gidim yürüyüp giden devredeydim ve her seferinde, zillerin elindeki cingirlak cingirlak cengi kiza günlerce asik masuk olurdum..
Rus buz patencisi Butroskaya`ya da öyle, müdürün kizi neslihana´da ama san ki koluma girip sehrin öte yakasindaki ana babasini ziyarete refakatcilik ettigim genc dul Heleni´de sanki ufak ufak bana asik masukdu..
Simdi karindan bile nasil paraya varilirin cüzdan kumbaraciligi ugruna, üstüne üstüne cullanilip cökülen sinirsiz sorgusuz bir yagmanin almis basini yerdengöge püskürmüs tasmis zirveye cikmisligin felaket sonlu silip süpürüp görünmez kayiplar kuyusu yutan kontrolsüzlügünde ERCIYES bile, beton beton cekilip yükseltilmis binalarin göz gözü görmez tadsiz tuzsuz calgisiz nesesiz ve hatirla yadeden insansizliginin göstermelik kentsel dönüsüm marketciligi ara sokagindan, tüm örenleserek giden yitikleriyle bir ve karmakarisik, hüzün sureti hayalen uzaklarin sersefili gibi.
Temmuz / 17
Kayıt Tarihi : 28.7.2017 11:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)