Süreğen & Süreğen Ve arasındaki leğen

...

Azınlık değil, detaya önem atfeden,
markalaşmanın içi boş popülaritesi yerine bir ekolün hamaratlığını benimseyen
hareket yerine, yine durmaya hükmeden ama mutlaka gene didişip harekete geçen
varolduğu değerleri savunan
ve bırakmayan
bir vefa öngörüsü hemzemini
şu, samimiyetlice, çıkıp da göklere çiçeklenmiş yükselen...

Ama bilemeyecektir bunu
içten pazarlıklı ve fesat içi.. süreğen

Bak, gene neler yazıyoruz sevgili...
herhalde, di mi, hayatı bırakmıyoruz
aksine, güç katıyoruz uğurböceğine (tak! tak,,,)

*
İletişimin, herkese maledilemez bir tren düdüğü kolu çekilmeli
eğer ben bensem, ki öyle...

'Yolcusu,
'genel geçerci'liğin hayaleti
ama 'başka bir şeyin olmayan hayali' bir gerçek'i temsil-kondüktör''
ya da makinistmiş, fark gözetmez.
yeter ki biri olsun

Bilirsin, bunun değeri de, sezilmeli:

Yatak şifoniyerinde duran, her zaman eli kulağında bir gözetmen-alakadar...

Bu kadar sadeyken,
bürokrasi olsa ne yazar...

*
Süreğen ve süreğen, (iyisi, bir de demin, 'fesat' kastettiğim; ikisi de giderken aynı yöne..
ve ardından, ikisinin arasına sızan bir leğen:
Önce bir ağaç serpildi okyanus tabanından.
Sonra, bir anakara, bir toprak parçası.
Ardından evler,
insanlar.. ve sonra yıldızlar -
anlamlandırmaya

..
suyla oluşmuş bir tuhaf oluşumun gönlüne su serpmeye,
ama halen suskunluğu yaramamacasına...