1997 doğumluyum. Çocukluğum ve lise hayatım Diyarbakır'da geçti.
Son birkaç senedir ilim tahsili için çeşitli eğitimler almaktayım.
İlk şiirimi 14 yaşımda, bir yarışmada yazdım.
O zamandan beridir yazıyorum.
Özlemeyi bilir misin?
Bilir misin yüreğe mıh gibi oturan o acıyla yaşamayı?
Yaralı kuşlara uçmayı öğretebilir misin?
Yürüyebilir misin benimle,
Bin ışık,
Bin ışık yılı uzaklığa?..
Çiselerken yağmur, bahçemin tam tepesinde,
Gök mavisi bir kelebek kondu elime.
İncitmeden, sevgiyle kanatlarını okşadım,
Ufaktan bir şarkı mırıldanmaya başladım.
ben usta bir silahşörüm.
ellerimde kan yok yalnız..
babamın ceketini asarak,
köpek havlamasından korkmadan,
savaşa savaşa,
bir uğultuyla, bir vehimle,
Elbetteki haddim değildi ufacık bardağa koca bir denizi sığdırmak
Ve şu küçük kalbimle koca bir 'sen'i sevmek
Yıkık bir evin bahçesine gül ekilmez ki.
Ve senin kalbine ben..
Uzaklarda bir yerdeyim.
Sen benim aklımda,
Bir libas ki ruhuma senden sudûr eden,
Öylesine ürkek, öylesine bir ihtimam.
Kendisi rahmet, giyilesi azap, çıkılası zor,
Bir selâma ürkütüp, elleri titreten bu hicâb.
Renksiz, süssüz ve bedensiz
Gözlerim mahmur, içim ise bir hayli ürkek.
Hangi renge baksam siyah kokuyor.
Hangi kapıyı çalsam, sen açacakmışsın edâsı.
Her selada bir ayrılığın vehmi,
Her şarkıda gizlenmişçesine adın...
Her sokakta kalbimi unutuyor gibiyim,
gizlenecek bir şey olmadığını biliyorum.
yine aynı bakış, yine aynı mahzunluk..
bir duvarın rengini konuşarak değiştiremediğin gibi,
beni de çok sevmene rağmen değiştiremiyorsun.
yani özleminle suçladığın ağaç, en tepeden güneşe hasret..
biliyorum, "her şeye değer" der gibisin.
Derler ya, dışı tenha insanın, içi ise mahşer.
Kim bilir hangi çığlıkların içindeyim.
Ey kör kalbim!
Gözün ağlamaklı yine değil mi,
Bir sebepsiz hüzen, bir nedensiz firâka ?
Takvim yaprakları dökülecek
Hayal ile hakikat birbirine karışacak
Ve sana ettiğim dualarım da bitecek.
Niceleri geçti, sen de geçip gideceksin.
Diyeceğim.
Unutamadığım gözlerine andolsun ki diyeceğim.
Ve ayrılık zuhur etti.
Bilir misin Süheyla, ben bir insanın bu kadar acı çekebileceğini tahmin edememiştim.
Bir hülya mı, bir silüet mi, yoksa kör bir karanlığın vehmi mi bilmiyorum,
Ama onu gördüm, iliklerime kadar hicrân duyarak.
Üstüne en çok yakışan kıyafetini, tebessümünü giymişti.
Ah Süheyla! Yüreğime öyle bir koku sindirmişti ki, utandırırdı tüm külleri.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!