Sundurma Şiiri - Gülşah Başol

Gülşah Başol
21

ŞİİR


133

TAKİPÇİ

Sundurma

Dudu Kadın

Sundurmaya çamaşır asardı Dudu Kadın
Ağustosta kömeç
-kurbanda kurutmalık et...

Bıldır göçtü dünyadan
Ani oldu ölümü,
Uykusunda terki diyar etmese
-ne fark ederdi ki
-razı değildi kocasından...

O önce gitmese,
-sundurmanın krişinde
-sallanıyor olmazdı 80'lik Remzi Dede...

Herkes üzüldü ardından
Köşedeki ot süpürge bile demiş olabilir:
"İyi gelirdi sabahları sırtıma
-nur içinde yatsın, Dudu Kadın"...

Remzi Dede
Aksiydi rahmetli, başı büyüktü
Herkes bilir
-kimsenin evine sığmayacağını...

Açılmadı evinin kapısı bir daha
Öylece kaldı, dokuz göz oda
-koca avluyla başbaşa....

Remzi Dede'yi kirişin ucundaki çan andı sadece
Rüzgar hışımla heer estiğinde,
-korkusuzca kendini gösterir
-sanki dillenirdi, güneşi emdikçe kızıl taneleri
Eşlik ederdi çana
-Muhsin'in babasının yerine astığı tesbihi...

Muhsin
Remzi Dede'yi sundurmanın kirişinde o buldu
Altında yana yatmış tabure
-çocukken üzerinde ödev yaptığı...

Tesbih ve iskarpinin eşi yerde yanyana
Ökçesine basardı ayakkabısının
-sıyrılmış olmalı ayağından kıvrakça...

Zor olmadı onu indirmeleri
Boş nevresim gibiydi adam, hafif ama kaba
Dağıttılar işe yarar esvaplarını
-kalanı uzak bir çöpe attı Dürdane...

Tesbihi kalmş Muhsin'in cebinde
Değdikçe parmakları
-içi acıyordu
Ne zaman bir suç işlese
O kehribar taneleri
-yel gibi biter de başında
İnerdi "TAK TAK"...

Herkes gittikten sonra
Babasının kendini astığı kirişe
-tam tesbihin düştüğü yerin üstüne
Çaktı çiviyi
Ve onu cebinden çıkarıp, astı...

Adı Batasıca
Remzi'ye gönlüyle varmamıştı Dudu Kadın
Gün görmeden ölüp gitti, güneşin çıkmadığı evinden
-doğrudur, o eve hiç doktor girmedi...

Herkes söylerdi iyi sabretti,
Allah'ın garip bir kuluydu o
Hiç vicdanlı birine denk gelmedi...

Babası ölmüş
Anası halasının kocasıyla kaçmış
Giderken adamın üç çocuğunu da almaları cabası...

Kız halaya derler ya
Hık demiş düşmüştü koca burnundan
Her türlü gideri vardı yeşil gözlerinin...
Fakat hala hala değil ki, renk körü bir atmaca...

Haliyle, öfkeliydi
Dinlemezdi gamlı yaşlı anasını
Onun gibi gevrek vicdanlı değildi...

Açıktan kayıramazdı torununu
Kızının korkusundan
Derdi ki tereddütle çektiği tesbihiyle
"Kızım vurmasan, sabinin günahı ne"...

"Sana analık etmeyen anan,
Benim çocuklara analık edecekmiş"
Demişti kadın yeşil gözlerinde nem
Dudu Kız her türlü çevikti
O vakit kaptı, halasının yasını gözünden...

Onun yeşil gözlerine acısı öylesine işlemişti ki
Kehribara çaldı başını eğdikçe
Kız bir kez olsun yeşil bakmadı ömründe...

Kör Asaf ve Fışkı

Henüz altı yaşında
Ne anadan haberi var, ne babadan
Varsa yoksa aklında horozlu şeker
İskeleye gidince alırdı herkes...

Alırız demişti halası uslu olursan,
Götürüp emanet etti onu Kör Asaf Efendi'ye
Kısarak baktığı için Güneşe
Kördü lakabı köylüsünün dilinde...

Sen burda otur diyerek bıraktılar kızı dışarıda
Dükkan dar, üç kişi girse
Dördüncüsü zor dönerdi içerde...
Kör Asaf Fışkı'yla iki lafın belini kırmasın mı
Aylardır gitmediği köyünden haber almasın mı?

Kadın gitti, "sen dur burda şekerini getireceğim" diyerek...
Öylece bekledi kız patates çuvalının üstünde
Ta ki akşama dek...
Duyguları olsa çiçekli pazen elbisesinin
-alı moruna karışırdı utançtan...

Kız ağladıkça gözlerinin yeşermesine bakkalın aklı şaştı,
Dedi ki "boşa dememişler kız kısmı halaya çeker"
Fakat ne biçim halaysa Fışkı
Demişti ki yeğeninden için
"Çocuk isteyen çıkarsa, ver"...

Öğretmen Ali Bey

Öğretmen Ali Bey'in karısı ölmüştü o bahar,
Evde bir soluk gerekti
Üç yaşındaki çocuk
Derse götürülmez...

Dudu Kız'a yuva oldu öğretmen
O da onun evine besleme...
Çekti çevirdi elinden geldiğince
Kardeş belledi Güldenaz'ı
O da onu annesi...

Kız 15'inde ya var ya yoktu
Bir kadın ve bir oğlan geldiler
Tayin istemiş öğretmen,
Dedi ki "laf söz olur seni götüremem"

Bakıp büyütmüş olsa da, çocuğu değildi
Meyvesini yerken iyiydi
Gölgesine çocuğunu emanet ederken..

Köklerinin olduğu yerde bıraktı Dudu Kız'ı
Üstelik bir harf bile öğretmeden...

Sırtına kendi paltosunu attı evden çıkarken
Şubat'tı, hava buz kesiyordu, Dudu Gelin'in gocuğu yoktu...

Gülşah Başol
Kayıt Tarihi : 23.1.2023 22:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Dudu Kadının hikayesi gerçek bir hayattan esinlenmiştir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı

    Aksiydi rahmetli, başı büyüktü
    Herkes biliyordu
    Kimsenin evine sığmayacağını...

    Aynı durumdaymışız
    ve ben de aynı şeyleri
    hissediyorum.

    Hele ben seksen üş yaşındayın ki
    gitmek üzereyim ama Remzi dede
    gibi başım pek büyük değil.

    Efendim ifadeleriniz çok manalıydı
    Tebriklerimi sunarım Sayın Başol

    Cevap Yaz
    Gülşah Başol

    Allah sağlıklı güzel günler nasip etsin. Bir haberden etkilenip yazmıştım. Şiir okuyan, yazan insan kötü olamaz. Mübalağa ettiğinize eminim. Saygı ve selamlar.

  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    "Okkası kadar",
    Herkesin yası...

    Kendini ağırdan satması sadece "dünyalığı",
    Göçünce tam tersi işte!

    "Yaka silkeler, kapının tokmağı!"

    Dedim, ben de...
    Şiirden aldığımla elbette...

    Öyküyü bir de şiirle yazmalı,
    Bu konuda elinize su dökmek zor, Gülşah Hanım..

    Çokça tebrikler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)