I - Ağaçlar ve İnsanlar Hakkında
-Merhaba
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Herkes çok bilmiş ya da çok bilmemiş.İnsanları rahat bırakın yazsınlar yayımlasınlar şiirleri. Tabi ki eleştiri olur ama bu eleştiri çok bilmişlik edasıyla gerçekleşirse o eleştiriyi de dikkate almamak gerekir diye düşünüyorum.Şiir güzeldi.Sadece güzeldi diyebiliyorum.Çünkü ben bir eleştirmen değilim.Bırakın da herkes işini yapsın.Yazanlar yazsın okuyanlar okusun eleştirenler eleştirsin.Ama ortalıgı karıştırmak isteyen magandalara da izin vermeyelim. Saygılarımla.
Bugünün şiiriyle ilgili ilk yorumumun üzerinden yirmibeş yorum geçmiş, hepsini okudum.Birkaçı istisna hepsi genellikle şairin kendisi yada şiirin muhteviyatıyla ilgili, özellikle Sayın Bekar ile Sayın Erkul'un karşılıklı değerlehdirmelerini de okudum.Her ikisinde de katıldığım ve katılkadıım yönler var, ama ben yine bu çerçevede bir yorum yapmayacağım.İlk yorumum da zaten şair yada şiirle ilgili değildi.Vaktim elverirse şairin bu ve diğer şiirlerini de okayacağım.
Benim bugün burada tekrar altını çizmek istediğim husus; günün şiirini seçen seçici kurulun ilgisizliğiyle ve tabriri caiz ise aymazlığı ile ilgilidir.Daha önce de bu köşede zaman zaman dile getirdiğimiz seçici kurulun kişisel eğilimli tercihi ve bakış açısınadır tepkimiz.Bir ara Sayın Ahmet Erdem ile özelden yaptığmız bir görüşmede de söylemiştim ama o bizim bu mevzuda önyargılı değerlendirme yaptığımızı, günün şiirinin seçiminin kalite ekeinli olduğunu, kesinlikle kişisel bir tutum sergilemedikleri gibi açıklamalarda bulunmuştu.
Ben de yine idda ediyorum ki; bu tür seçimlerin temelinde özellikle hiç tanınmayan, şiirleri bugüne kadar okunmamış ve yorum almamış şairlerin şiirlerinin ÇOK ÖZEL GÜNLERDE günün şiiri olarak seçilerek, etki-tepki sonucu daha çok okuyucuya ulaşalıması amacının yattığnı düşünüyorum.Örneğin ramazan ayında tanrı ile sohbet eden şairin / şiirin seçimi gibi..Normalde bu şiir başka herhangi bir gün günün şiiri olarak yayımlanmış olsaydı bu kadar okuyucuya, bu düzeyde olumlu-olumsuz yoruma ulaşmayacağı aşikardır.Dolayısıyla ben dahi bu özel günde bu şiri ve şiire yapılan yorumları tekrar okumak durumda kaldım.
Belki salt meslek mensubiyeti duygusuyla böyle tepki gösterdiğim düşünülebilir.Ama ÖĞREMENLER GÜNÜ sıradan bir gün değildir, hele bir sanat köşesinde kaale alınmayacak hatta unutulacak bir gün değildir.Öğretmenlerimiz branşı ve alanı ne olursa olsun bir bakıma her gün yazım literatürüne doğrudan veya dolaylı yoldan hizmet eden, dalayısıyla yazılı ve sözlü iletişimin, şiirin, sanatın içinde olan bir caimanın mensuplarıdır.İnsanlık tarhinin en eski, en kutsal ve en saygın mesleklerinden birisi olan öğrnetmenlik mesleği ve bu mesleği icra eden öğretmenlerimizle ilgili şiir kalitesi düzeyi bakımından da bu şiirin üstünde binlerce şiir vardır arşıvlerde, ama gazetece yazar Hasan Pulur'un değimiyle 'VEFA' sözcüğü artık günümüzde bir semt adı olmaktan öteye bir anlam taşımıyor olsa gerektir.
Ben yine de bu vesileyle bu önemli ve anlamlı günde eğtim öğretim ordumuzun cefakar, fedakar ve vefakar mensupları öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü en içten duygularımla tebrik ediyor, nice aydınlık günlerde ve yarınlarda mutluluar ve güzellikler dileğiyle selamlar saygılar sunuyorum.24 Kasım 2008-ali rıza atasoy
Sayın E.Kurul,
Herşey gibi diller de bir evrim geçirir. Tabi ki her şeyin bir kökü vardır. Osmanlıca'nın da bir kökü olduğu gibi. O zaman,onu mu canlandırmaya çalışmamız lazım acaba.
Kimsenin geçmişini inkar ettiği yok inanın. Tekrer tekrar söylediğim gibi,benim derdim;geçmişi tekrar canlandırıp hayata kavuşturmaya çalışan zavallılarla.
Çok basit bir şeyi kabul edemiyor bu zavallılar, o da; her sistem zamanını yaşar ve sorunalrı olmayan ,işleyen bir sistem yaşar yoksa aynen olduğu gibi çöker. Onu ,allayıp pullayıp tekrar satmaya çalışan zavallıların emeklerine acıyorum ben.
Şiirde kalite aradığınızı ve bu yüzden her gün çıkan şiirleri yorumlarınızla katlettiğinizi yazıyorsunuz. Ya da ,daha doğrusu, bunu ben söylüyorum.
Ve de, sitenizdeki şiir ''poetika'' yı bir örnek olarak veriyorsunuz ki bu çok daha acı. Çünkü, buradaki şiirleri eleştirmenizdeki gösterdiğiniz titizliği bu şiire gösterseniz .İnanın bence bu şiiri yazan bir daha şiir yazmaz hayatında.
Daha fazla bişey söylemeye gerek var mı bilmiyorum.
Şunu da eklemem gerek sanırım. Beni, hiç yapmadığım bu ağır eleştiri yoluna ,sizin hergün yaptığınız eleştiriler getirmiştir inanın.
Gençsiniz ,ama çok genç ve dilerim bu tecrübe yaşamınızı olumlu olarak yönlendirir. Nefret ve kızgınlıklardan uzak bir yaşam dileğiyle.
Sonsuz saygı ve sevgiler.
Fikret Şahin
Öğretmenlerimiz,
Bu nesil sizin eseriniz.
Bütün Öğretmenlerimizi saygı ile selamlıyorum.
Sayın Erhan Fuçucu. Şiir çok önemli ve üstelik, asla bir halt değil. O bugün yerlerde sürünüyorsa, D&R gibi seçkin bir kitap mağazasının rafından aldığım bir şiir kitabını bile arka kapak şiirine baktığım gibi yüzüm kızararak yerine koyduğum içindir. Şu 18+ mağazaları yerine yanlışlıkla D&R raflarına düşmüş olmalıydı.
Velakin mesaim bitip evde bilgisayar başına geçince vakit bulup Deniz Başaklı'nın diğer şiirlerine de baktım. Yaşını bilmiyorum. Şiirlerinin (anlamam şart değil ama) akışlarına tam olarak eşlik edebildiğimi (yani mısralarıyla birlikte, mısralarının yanısıra akmayı başarabildiğimi) de söyleyemiyorum henüz, muhtemelen birkaç kere daha okuyacağım. Okuyacağım çünkü orada sıradışı bir manevi derinlik gördüm. Nice sığ kişiliklerin aksine burada yayınladığından çok daha fazla şiirinin bulunabileceğini de düşündüm.
Aşağıdaki yorumlaşmalardan da göreceğiniz üzere herhangi bir sataşmaya pabuç bırakıp çark edecek biri değilim. Nihayet, etmiş de değilim, yukarıda öyle başlayan şiir, bakışlarımızın (bu arada neler olduğunu anlamak için) başka taraflara kaymasına izin vermeden sonuna kadar da götürebilirdi bizi, yazık, neden bitti de dedirtebilirdi. Tekrar; yaşını bilmiyorum. Şiirlerine ne kadar vakit ayırdığını da. Ama o sekiz şiirde saklı sıradışı bir iç dünya var.
Fikret Bey'in yazdıklarını henüz gördüğüm için. Mesajımı silip (mesaj kirliliğine sebep olmamak için şu ekle değiştirerek) tekrar gönderiyorum: Söylediklerininzden asla alınmadım. İki satırla 'yaramaz, beş para etmez' diyip geçip gidenlere bozulurum ben sadece. Müsterih olunuz ve bundan son derece samimiyim. Özelden konuşuruz inşallah. Size karşı bir kırgınlığım yok. Büyük şairlik konusunu başka bir zaman istişare edelim. Ben söylemiyorum ki... Söyletiyorlar! :)
Sayın E. Kurul. Şiir tanımlamalarına bir yeni açılım daha getirelim: (Nasılsa şimdiye kadar beğendiğin bir şey görmedim, bunu da eleştir, muhtemelen sana da bir cevap bulurum :) Ben, şiirleri icad etmediğimizi, onları keşfettiğimizi düşünüyorum. Herhangi birinin herhangi bir şiiri aslında o şiirin zaten var olan nihai haline yaklaşabildiği ölçüde güzelleşir diyorum. Şiirleri yazıp bir kenara bırakmanın peşinde olduğumuz (bizler için ütopik) haline ihanet olacağını da, işte bu yüzden düşünüyorum.
İyi avlar...
İnci avları tabii...
Sayın Bekar sözüm hiç size değildi inanın. Ama nem kapma konusunda gösrediğiniz hassayiyet için kutlarım. Keşke herkes sizin kadar hassas olabilse bu konuda.
Ama malesef bu yazdıklarımın boş olduğunu ben de anladım,çünkü bu hassasiyeti gösremeyen kişilerdir aslında başkalarını eleştirirken de hiç bir hassayiet gösteremeyenler. Yani,kimsesiz bir limanda atılan taş gibi kaldı söylediklerim.
Sizin edebi derinliğiniz konusunda hiçbir karalamada bulunmadım ve de bulunmayacağım.
Şiire her gönlünü vermiş kişiyi taktir etmemem kişiliğime de çok ters düşer ama bunun yanısıra ,kaçan balık büyük olur hesabı,geçmişe takılıp kalan , yaşadığımız çağı göremeyen ,ve geçmişi tekrar hayata döndürme çabasıyla çırpınan bir felsefeyi son derece akıl dışı bulduğumu vurgulamak isterim.
30 yıl gibi bir süre İngiltere'de yaşadığımdan dolayı ,mecburen İngilizce öğrendim ve kullandım.Neticede yaşayan ve evrensel bir dil olduğunu itiraf etmek gerek ama hayatı dolmuş bitmiş olan ,ne Latince'yi ne de Osmanlıca 'yı öğrenmeye bir merakım var.
Türkiye'yaşayan insanların belki yüzde doksan dokuzunun bu konuda merakının ve bilgisinin olmadığına eminim ve inanın bu konudaki cahilliklerine,geçmişi geriye getirmeye çalışanların çabalarından çok daha fazla tolere edebilirim.
Bir şairin,ben yaşayan en büyük şairim demesi ise bana çok komik gelir. Bunu diğerleri söylediğinde bir anlam kazanır bence ama bu aşırı ve gereksiz özgüvenin bir pisikolojik dengesizlik olduğunu söylememe gerek var mı bilmem.
En son istediğim şeyi yapmak zorunda kaldığım için se üzgünüm. Burada kimseyle bireysel atışmayı hiç düşünmemiştim ve dilerim devamı gelmez. Burada yapılması gereken şey, eminim çoğu dengeli insanın katılacağı gibi, günün şiirlerini eleştirmektir.
Ama ,bunu yapan kişilerin ,eleştirmeye başlamadan önce kendilerine iyi bir bakmalarını hala savunacağım.
Ben, sizin dediğinizin tam aksini söyleyeceğim.Ben 12 yaşından beri şiir yazmaktayım ve bazı şiirleri okuduktan sonra daha çok ekmek yemem gerektiğini düşünüyorum hep.
Ve yine dediğinizin aksine; ben,yazılan bir şiir ilk yazıldığı gibi kalmadı diye bir iddiada bulunmadım. Bu, kendimle düştüğüm en büyük çelişki olurdu çünkü bunu en çok yapan şairlerden biriyimdir herhalde.
Her neyse, bütün bu konuları uzatıp diğer okurların kıymetli vakitlerini çaldığımdan dolayı da değerli okurlardan özür dilerim.
Tüm şairlere sonsuz saygılar.
Fikret Şahin
ilginç bir şiir (etkileyici)
Bugün ne şair için ne de şiir için yorum yapmak istemiyorum. Keşke günün şiiri eli öpülesi öğretmenlerimizi anlatan bir şiir olsaydı. Sözüm ona bugün onların günüydü. Bütün öğretmenlerin önünde saygı ile eğiliyorum.
Fikret Bey,
Beğenmedim...
Beğenmediğim görüşlerinizdi. Şiirlerinizi (maalesef) beğenmek zorunda kaldım. Fakat görüşlerinizin hemen hiçbirine katılmam mümkün değil.
1- Kastettiklerinize dahil olayım, olmayayım (muhtemelen de değilim, çünkü yaşayan en büyük şair benim :) şiiri eleştirmenin sadece büyük şairler ve ehil eleştirmenlerin işi olduğu konusunda ciddi bir yanılgı içindesiniz. Çünkü: Aş pişirmek elbette ahçı işidir ama yemeği yiyen yemek yapmaktan hiç anlamasa bile tuzunun az, biberinin fazla olduğunu söyleme hakkına sahiptir.
2 - Yorumlarınıza da baktım, şiirlerin yazıldığı haliyle bırakılmasından yana olduğunuzu söylemişsiniz bir yorumunuzda. Bu fikre iştirak etmem de mümkün değil çünkü; şaire esintinin her zaman aynı şiddette gelmesi beklenemez. Kimi zaman esintiyi hissedersiniz ama boğuktur, kırıktır. Yine de kağıda dökmeden edemezsiniz. Eğer siz bir süre o şiiri bir kenara bırakıp yabancı gözüyle sonra yeniden değerlendirmezseniz, (yani doğru yolda yürüyüp yürümediğinizi kendinize sormazsanız) Trabzon sahilinden geçme bahtiyarlığına erişmişken kendinizi Rize'de bulabilirsiniz. (Can kardeşlerim Rizelilere sadece takıldım. Onlar da aynı şeyi bizim için söylesinler, alınmam :)
3- Benim şiirime yorumunuzda yabancı kelimelerden dolayı anlamadığınızı söylediğinizi hatırlıyorum. Kelime haznenizi keşke biraz daha geniş tutsaydınız. Clearskies'ı anlayabildiğinize göre bunu başaramamanız için emin olun hiçbir sebep yok.
Şiirlerinizi gerçekten beğendim. Benimkiler kadar olması tabii zor ama, güzeldiler :)
Selam, saygı ve sevgiyle.
Selçuk Bekar
Bu tür şiirleri okuyanlar. Acaba okumadıkları şeylerde varmıdır. Varsa hangileri okunmaz mesela, bu durumu ben bir türlü anlayamadım.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta