İyi dinleyin bizi, bu sizin seçiminizdi.
Kötülüğü ve kötü olmayı seçtiniz.
Görevi kötüye kullandınız.
Gücü verene karşı kullanmaya kalktınız. Bir gün bu gücü verenler bunun hesabını sorar diye hiç düşünmediniz!
O gücü ele geçirmek isteyenler yararına hizmet ettiniz.
Bunun karşılığıdır en ağır sözlerimiz.
Kurşundan daha fazla acı çektirir.
Söz her hatırlandığında öldürür, söz bir kerede öldürmeyi sevmez.
Bu sebeple en sağlam olanlarından seçtik sözlerimizi.
Bir heykel gibi dikilecek insanlık adına sizin karşınıza.
Madem korkmuyorsunuz neden engeller yığıyorsumuz sözlerimizin önüne?
Türkün tarihinden bentleri yıka yıka geliyoruz.
Yurdu ve ulusu perişan eden maceranın sonu geldi.
Kimin hakkını kime ne hakla yediriyorsunuz?
Sorumlu yurttaşlık gereği böyle bir yazı yazmak zorunda kaldık. Ayrıca biz iftira atmıyoruz. Her satırın ayrı bir gerekçesi var sizin sebep olduğunuz.
Madem siz ulusun yararına yapılması gerekenleri yapmama konusunda biz yurttaşlar ile bir inatlaşmaya kalktınız o zaman bunun da bir bedeli olacak. Çünkü Türk ulusunun daha fazla bedel ödeyecek gücü ve sabrı kalmadı.
✓ Kovulması gerekenler tüm sömürgeci işgalciler yüz yıl önce olduğu gibi yine kovulacak,
✓ Bilinçli göz yumduğunuz ilim yayma adına her evin altında cehaleti örgütleyen yasa ve yasa dışı tüm faaliyetler kapatılacak,
✓ Elinde ki güç ve yetkileri tehdide dönüştürenlerden ( Devlet yok şirk düzeni şirketler var diyen sermaye) üretim ve hizmet araçları sahipliği alınarak kısıtlanması gerekenlerin güçleri azaltılarak hadleri hukuk içinde adaletle bildirilecek.
✓ Ulusun ve yurdun bölünmesi ve parçalanması amacıyla demografik yapıyı bozmaya yönelik mülteciler siz yabancılar ile projelerinde iş tutan (bop eşbaşkanı) mürteciler ile birlikte ülke yönetme yetkisini demokratik kurallar içinde yerinize sizin gibi bir zihniyetin gelmesi de önlenerek halkın iradesi yönetime eninde sonunda devrim ve kamulaştırma ile gelene kadar hukuk içinde direniş ile mücadele edilecektir.
Hepsi sizin eserinizdir.
Bizim direniş gücümüzü de siz artırdınız.
Huzuru artırmak yerine bozmaya kalktınız.
Gizli niyetinize hizmet ettirecek bir gücü artık bu toplum size ve sizin yolunuzdan gidenlere vermiyor.
Yetmiş beş yaşında ki ihaneti tarihin çöplüğüne atacağız. (14 Mayıs 1950)
Bizi tehdit edenlerin mamasını kesmek yerine bu düzeni sürdürülebilir bir düzen yapma gayretiniz bizi uyandırdı.
Herşeye biz karar veririz diye tehdit edenlerin karşısında yumuşak karna dönüşmüş haliniz verdiğiniz tavizler günbegün toplumda kaygıyı artırıyor.
Bu kaygıyı azaltmak yerine sizden taraf olmayanı görmezden gelerek sizi iktidarda tutacak kitlenin hoşuna gidecek siyaseti devam ettiriyorsunuz.
Yolunuz yol değil, gidişatınız gidişat değil. Kendinizi kurtarmayı toplumun üstünde tutan bir anlayış olarak benimsemiş olmanızı kabul etmiyoruz.
Yetki sorumluluk demektir her sorumluluk hesap vermek zorundadır.
Devlet, iktidar olmanın çiftliği değildir.
Bu tür anlayış padişah geleneği bir kültürün ürünüdür. Cumhuriyet devrimleri bu anlayışı ortadan kaldırmak için yapılmış iken tersini yapmaya kalkmak yıkıcı bir tutumdur.
Bu topraklarda son örnek Vahdettin olmak gibi bir gayret peşinde koşuyorsunuz.
Batı çetesi bu topraklardan bir Saddam benzeri bir sonuç çıkarmak peşine düşmüş bunu biz görüyoruz siz görmüyor musunuz?
Görüyorsanız o zaman neden doğru işler yapmak yerine tersine gidiyorsunuz?
Biz ülkemizde bu tür bir sonuç yaşansın istemiyoruz. Birleştirici, bütünlüğü koruyan bir çaba harcıyoruz. Sizleri de aynı çabaya davet ediyoruz.
Bir Osmanlı hayranı olarak ve saray zihniyetini benimsemiş biri olarak seçimle iş başına getirilmiş padişah benzeri bir yönetim anlayışını dayatan Sultan Mahvettin olarak mı anılmak istiyorsunuz?
Yaşam çoğu zaman insanın kendisi ile ters düşmesine sebep olacak sonuçlar üretir. Eğer doğru ters düşen kararlar almayı gerektiriyor ise insanlığın ve doğanın yararına bu kararları almak gerekir. Ülkemizde özelleştirme talanına sebep olanlar sonuçları itibariyle kamulaştırma gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldılar. Bu kararlar alınmadığı takdirde bu inatlaşmak kendi sonları olacaktır. Doğru her zaman tektir ve o doğrunun gerçekleşmesi için yaşam şartları ve tüm tarafları buna zorlar. Haklı zora dağ bile dayanamaz.
Önder Karaçay
Kayıt Tarihi : 14.8.2024 02:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
mahvolmayan bir şey kaldı mı elimizde ?
fabrikalar, meralar, ormanlar, ırmaklar
eğitim, sağlık, hukuk ve insan olma onuru
saygıyla değerli Hemşehrim
Yorumsuz!
TÜM YORUMLAR (2)