Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Nemli yumuşaklığı tende denizden gelen ahın
Gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın
Yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
...
Ruhu şad olsun değerli ustanın
Bu gün günün şiiri harikaydı...Teşekkürler Antoloji...Ruhu şad olsun üsdadın....saygıyla anıyoruz......
üstadımın adına layık,dolayısı ile ruhuna sağlık derim.Başka ne diyim.Harika olmuş.Yüreğine sağlık hocam.Saygılarımla
8,1
(33 kişi)
BEN DAHA PUAN VERMEDİM,
VERSEM DE BİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK Kİ,
GÜNEŞİ BALÇIKLA SIVAMAYA KALKMAK
KİMİN HADDİNE Kİ...
Bu arada İŞ BANKASI YAYINLARINA da teşekkürler
Galiba büyük üstadın anısınabir şiir yarışması düzenlemiş.
İnternette dolaşıyorken buldum
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Attila İlhan adına bir şiir yarışması düzenlemiştir. Ödül, yayımlanmamış şiir dosyasına verilecektir. Şiirlerin süreli yayınlarda yayımlanmış olması, yarışmaya katılmaya engel değildir.
1960 ve sonrası doğumluların şiir dosyaları değerlendirmeye alınacaktır. Ödülün değeri 10 bin YTL’dir. Kazanan dosya İş Bankası Kültür Yayınları tarafından kitap olarak aynı yıl içinde yayımlanacaktır. Son katılım tarihi 30 Temmuz 2007’dir. Yarışma jürisi, Doğan Hızlan (başkan), Gülten Akın, Ataol Behramoğlu, Talat Halman, Ülkü Tamer, Cengiz İlhan (Attila İlhan ailesini temsilen) ve İş Bankası Kültür Yayınları temsilcisinden oluşmaktadır. Sonuçlar, Attila İlhan’ın aramızdan ayrılış tarihi olan 10 Ekim’de duyurulacaktır. Yayımlanmamış şiir dosyaları 7 adet çoğaltılmış olarak, “Attila İlhan Şiir Ödülü İş Kültür, İstikal cad. no. 300 Beyoğlu,İstanbul” adresine posta ya da kargo yoluyla ulaştırılacaktır. Doğrudan getirilen dosyalar kabul edilmeyecektir. Dosyaların el yazısı olmaması zorunludur. Dosyaya, yarışmaya katılan kişinin ayrıntılı özgeçmişi eklenecektir. Gönderilen dosyalar iade edilmeyecek, yarışma sonrasında, ödül açıklandıktan sonra imha edileceklerdir. Attila İlhan Şiir Ödülü ile ilgili olarak, yayınevince telefonla ya da eposta ile bilgi verilmeyecektir. Dosyanın ulaşıp ulaşmadığı ya da 30 Temmuz, 10 Ekim 2007 tarihleri arasında yarışma sonucu hakkında yayınevince bilgi verilmeyecektir.
Jüriye şöyle bir baktım da
Genç yeteneklerin kendilerini tanıtabilmesi için
iyi de bir fırsat olur aslında...
Bazıları Attila İLHAN'ı ya gereği gibi tanımıyorlar.
ya da eksik tanıyorlar
Ya da başkalarıyla karıştırıyorlar
Attila İLHAN
bu toplumun insanlarını birleştirmeye çalışan
hayatını ve yapıtlarını buna adamış
bu memelketin gördüğü ve göreceği ender
gerçek aydınlardan biridir.
Daha iyi okumalarını tavsiye ederim.
Ruhu şad olsun demeyi o kadar çok isterdim ki
Ölümden sonrasına inansaydı eğer...
Herşeye rağmen çok büyük işler yaptı, çok....
Bazıları Attila İLHAN'ı ya gereği gibi tanımıyorlar.
ya da eksik tanıyorlar
Ya da başkalarıyla karıştırıyorlar
Attila İLHAN
bu toplumun insanlarını birleştirmeye çalışan
hayatını ve yapıtlarını buna adamış
bu memelketin gördüğü ve göreceği ender
gerçek aydınlardan biridir.
Daha iyi okumalarını tavsiye ederim.
Ruhu şad olsun demeyi o kadar çok isterdim ki
Ölümden sonrasına inansaydı eğer...
Herşeye rağmen çok büyük işler yaptı, çok....
ah Ulviziya baba ah yine mi tepki Attila İLHAN'a!
hiç olmazsa bari şiir sayfalarına yazılanlar masumca olsa...
bakmadan kızıla, aka,karaya,
ŞU'cu, BU'cu değil de BİZ demeyi bir öğrenebilsek,
işte o zaman çağ atlayacak bu dünya!
işte o zaman gül kokacağız hep birlikte saygıyla...
Neden,bu Yurtta çok insan,o kıpkızıl yoldan geçmiş...?
ŞU'cusu ve BU'cusu hep kızılcık şerbeti içmiş...?
Varsa yoksa Şeyh Bedrettin,Celâliler ve Marks,Lenin ;
Okumuş,vird edinmiş de ,bu mâsum millete saçmış...
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta