daha yeni
yani dün
kendi ellerimizle
verdik toprağa sevgimizi
içime birgün önce ateşi düşmüştü
- kendime
çok değil
en fazla bir ev istemiştim
sevgi üstüne
pembe pancurun
kahırda dem tuttu bu engebeli yol
bir oturdu duygular bir kalktı ayağa
ağlama dedi toprak hüzünden buluta
eller çağırdı o an dudaklar biçare suskun
beden duaya uzandı
sanki duyan olmadı
telgrafın telleri
dediler
geçemediler
tellerinde
ağrılardan ağır birkaç
göçebe
bir saç teli buldum senden tenimde
almak isterken
parmaklarım değdi yüreğime
tuttu kopardı bağrımdan
bir hüzün yayıldı sıcak bedenime
ah dedim derin bir ahhh
biliyor musunuz
bir zamanlar
dinlerken beni
çığlıklı
hayaller kusan
bir martım vardı
-şu bizim köşede ki gecekondu da bey
sarhoş Aşık’la
mahalle dilberi Terk’in kızları hani
pembe bal gibi de adı
Sevgi deriz ya zırtpırt hani
ahacık iki adım ötedeki ev bildin mi
ıssızlık ya çöl ortası sanki
ıslık çalıyor birisi
keskin bir yanık kokusu
sarıyor sarı ortalığı
kumdan tepeler
kaldırıp aklınla kaşlarını
açıp zihnin parmaklarını
küçük
bıyık altı
büyük
kahkahalı
mutluluk ya da huzur için ne gerek? işte onu diliyorum dostuma,onun olsun.....
Tekrar merhaba
Yazdığımı tekrar okuyunca; şiirim uzarsa ne olur ki diye bir soru yönelttiğinizi duyar gibi oluyorum..Haklısınız..Bir kere şiir uzarsa, yarattığınız hüzün ya da coşkuyu dizginlemek zorlaşır, ikincisi kurgudan uzaklaşırsınız farkında olmadan ve şiir, içinize düşenden farklı bir şi ...
Merhaba
Size şiirinizle ilgili yazacağım kısaca..Yavaş yavaş öykülemeden kaçınıp, lirizme yönelin diyeceğim..Öykülemeyle hüzün yaratabilirsiniz belki ama metafor (bir anlamda uçkunluk yaratmak zordur) ..Öykü kipinde kaldıkça, şiiriniz zorunlu olarak uzayacaktır.Zira öykü eksikliği reddeder, bir ...