Gece ve deniz karanlıktı...
.,
Balıkçı belki son defa açıldığı denizden geri dönüp., sahile yanaştı... Sandalının içindeki yarısı su dolu kovada avının bereketi bir tek balık vardı ve umutsuzca çırpınarak yüzmeye çalışıyordu... Balıkçı sandaldan indi ve içindeki balıkla beraber kovayı da denize doğru fırlattı..,
.,
Ve sonra sandalını sahile çekip., hemen arkadaki kum tepeciklerini aşarak gecenin içinde gümüş bir şerit gibi uzayıp giden asfalt yolun kenarına ulaştı...
Karşıya geçecekti ama hızla yaklaşmakta olan otobüsün farlarını görünce durdu., onun gelip-geçmesini bekledi...
Henüz iç ışıklarını söndürmemiş olan otobüsün aydınlık pencereleri bir film şeridi gibi hızla akıp geçti balıkçının gözleri önünden... Şeritteki karelerden birinin üstünde., isminin camdaki buharlara yazılı olduğu kendi filmi gibi akıp., geçti...
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden