Haksıza yaptığı sorulur elbet
Neyleyim ki bana ettikten sonra
Mizan terazisi kurulur elbet
Sur düdüğü çalıp öttükten sonra
Boynuzsuz koç, boynuzludan hak alır
Gülün dikenle bitmesi
Güzelle çirkine benzer
Bülbülün yakın ötmesi
Ezer yüreğimi ezer
Bülbülün güle hasreti
Yine kış geliyor fakir olana
Gidek desem sıcak illere karşı
Odunun kömürün alan alana
Fakir bakar durur yollara karşı.
Odun kömür derdi bitmez sıkıntı
Dünya denen sahnede figüran oyuncuyuz
Gün gelip, oyun bitip sahneden ineceğiz
Çamurdan şekillenmiş, sade bir damla suyuz
Aslımız kara toprak oraya döneceğiz
Bir garip sevdaya düştüm
Çok perişan hallerdeyim
Aşkın ateşinde piştim
Kerem gibi küllerdeyim.
Külüngüm yok vuram taşa
Bu nasıl çağdayız nasıl bir asır
Yılla anlatamam gelde kendin gör
Haklının hakkını savunmak kusur
Elle anlatamam gelde kendin gör.
Nasırlaşmış kalpler körelmiş duygu
Günleri ayları hesap eyledim
Üst üste koydum da yıl farklı çıktı
Yanlışlık nerede diye söyledim
Ağız farklı çıktı dil farklı çıktı
Çok uzak kalmışız ilime fen’e
Öğütürsün ufak iri
İşin bu değirmen taşı.
Ta Adem atadan beri
İşin bu değirmen taşı.
Genç ihtiyar ayırmazsın
Hele bir düşünün ne güne kaldık
Gün, hafta, ay derken, yıllar değişti
Günah batağında küfüre daldık
Yaşantı değişti, kullar değişti.
Oğul babasını, ana kızını
Bülbül gibi ahtın mı var
Be hey benim deli gönlüm
Yoksa kara bahtın mı var
Be hey benim deli gönlüm
Neden böyle gam çekersin




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!