Hapishane avlusunda hürriyete dair bir çiçek biter. Ayak seslerini dinler çiçek. İnletir başları ezilmiş taşları, elleri kelepçeyle küçülmüş mahkumlarının büyümüş ayakları. Hapishane çeşmesiyle nemlenir yaprakları. Dinler mahkumların birbirlerine yazdığı bahar şarkılarını. Bu yüzden yaprakları solmaz hapishane çiçeklerinin. Yıldızlar rüzgar ve su yetmez hapishane çiçeklerine. Yalnızlığa kök salar uçsuz bucaksız yıldızlar altında. Korkmaz karanlıktan gökyüzünde bir yıldızı olmayanlar. Ne göğün kararması ne de yıldızların sönmesi hapishane çiçeklerine dokunmaz. Gözlerde kök salar yıldız çiçekleri. Herkes birbirine yıldız yıldız bakar da gökyüzünü göremediği için kimse kimseye ağlamaz. Bir şiir söyler mahkumlar geceleri başka olanların rüyaları da başka olur misali:
Hapishane Bahçesi
Bu şehir daim yüzüme tükürüyor sevgili
Bir gece sokaklarımın kesileceği belliydi
Gülmüştüm beni tokatlayan adi birisine
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla