Şubat Ayında Ankara'da Yazılan Bir Şiir ...

Özdemir İnce
25

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Bu yıl erken bastırdı kış
yağmur yağıyor, yağmur yağdıkça seviyorum seni
kar yağıyor, kar yağdıkça seviyorum seni.
karaya vurdukça, sular dondukça
üşüdükçe, bir şeyler yitirdikçe, umudum kırıldıkça
çıkmaza girdikçe yaşam, yüreğim sıkıştıkça,
sen değiştikçe daha çok seviyorum seni.

Tamamını Oku
  • İbrahim Eroğlu
    İbrahim Eroğlu 18.04.2010 - 12:17

    her sabah yaya geçiyorum butun Ankara’yı
    kömür ve kükürt kokuları arasında

    her aksam yaya geçiyorum bütün Ankara’yı
    okuyarak bildirilerini direnen öğrencilerin
    bakarak yırtık afişlere, şarkici resimlerine,
    nereye gitsem içimde bir geç kalmışlık duygusu
    bu yüzden bir saat erken gidiyorum gideceğim yere

    ne zaman, nerede ve nasıl bilmiyorum, ama birden
    yasamın korkunç bir hızla değiştiğini düşünüyorum
    ve ikimizin ayni kişiler olmayacağımızı yarin.
    .......
    ...............
    baştanbaşa yaşadım Ankara'ya dair ne varsa belleğimde.
    şiiri çok başarılı, gerçekçi ve bizden buldum.

    .....

    duygunun, şiirin ideolojisi yok.militarist beyinli bir şairden böylesine güzel şiirler çıkabiliyormuş.

    şairi bu güzel ötesi hislerinden dolayı kutluyor ve alkışlıyorum

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay 18.04.2010 - 12:08

    sevince insan, seviyor demek ki herşeyi...
    bende mi sevsem, ne yapsam şimdi?

    :)))))))

    ne güzel şiir...mırıl mırıl, hayat konuşuyor sanki...ve Ankara yeni baştan yaratılıyor kömür torbalarıyla...duysun istemiyorum bunu Özdemir usta;üzülür belki...ne belkisi,üzüleceği besbelli...

    evet,ben de kar yağsın istiyorum Ankara'ya...tam zamanı diyerek!:)))

    bahar da nesi!..



    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 18.04.2010 - 11:28

    Şimdi farkettim..keşke tevfik fikretin şiirini örnek vermeseydim..üç dizede iki defa sen kullanmış..neyse oldu bir kere..okuyuculardan özür diliorum

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 18.04.2010 - 11:03

    değerli İspir'in ardından yazdığımda, yazdıklarımın sönük kalacağı endişesiyle yazıyorum buraya..Çünkü artık bu köşenin müdavimleri onun yazılarını hayal ederek uyandıkları sabahlarda tevfik fikretin o meşhur dizelerini mırıldanmadan edemiyorlardır kanaatimce..

    Sen olmasan...
    Seni bir lâhza görmesem yâhut,
    Bilir misin ne olur?

    Az biraz nobran ve oldukça dobra bir eda içinde ve Cemil Meriç'in;

    ''Kıt'aları atlas bir kumaş gibi keser biçerdik, kelleler damlardı kılıcımızdan''

    kelâmı kibarından süzülen bir anlam içinde klavyenin tuşlarına dokunuşunu hayal etmeden günün geçmesi mümkün değil artık bizler için..

    'Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç' diyen İbn Zerhani'nin o muhteşem ifadesini epigraf alan Orhan Pamuk üstadın kara kitabında geçen ''Boğazın Suları Çekildiği Zaman'' isimli makaleye atıf yapma ihtiyacı duyuyor insan..

    Evet, tıpkı boğazın suları çekildiği zaman istanbulun fecaati neyse işte böyle bir şey günün şiirinin altındaki denizin çekilmesi...

    Kendisini burada görmenin ve aynı sütun altında kalem oynatmanın onuru içinde ben de diyorum ki;

    Kuzu dişi, oğlak kuyruğu bir şiir..ankaranın tiftik keçisi hatta..

    Üstelik klavye mağduru

    Herkese Saygılarımla....

    Not:Hakkını helal et Özdemir İnce üstadım..Sözüm senden ve ruhaniyetinden ve meclisden dışarı

    Cevap Yaz
  • Hamit Yalçın
    Hamit Yalçın 18.04.2010 - 10:05

    kötü bir romanın kahramanları gibi kötü bir şiir zaten güzel şiirlerin burada ne işi var tatsız tuzsuz bir kaç cümle hepsi okadar

    Cevap Yaz
  • Faik Danışman
    Faik Danışman 18.04.2010 - 09:57



    duygusuyla ön planda olan ve bana göre güne düşmesinin önemli etkenlerinden biri Ankara,
    diğeri de o zamana dair akışı bir portre gibi sunabilmesidir.

    ama şiirin eksikleri gözden kaçırılamayacak kadar fazladır.İsim başlığından itibaren eleştirmeye başlayabiliriz.
    Sanırım şair önce şiirin içeriğini yazmaya başladı.Ama yazdıklarını net olarak tasvir edecek kaliteli bir başlık bulamadığı için bu kolaycılığa kaçma yolunu seçti.

    klavye hataları mı desem, bütün iyi niyetimle yoksa şiire yeterince verilmeyen değerden mi desem harfler ve satırlar gelişigüzel serpiştirilmiş gibi duruyor..Bir çok yerde harf hatası,imla hatası,kelime tekrarı mevcut.

    elbette güne düşmese şiirin bu kadar irdelenemeyeceği aşikardır.ama okuyucuyla buluşmaya çıkan her şiir gelinlik giymiş bir kız kadar görkemli olmalıdır.Bu bir saygıdır.

    şiirde en sevdiğim yer imgeden simgeye düşmüş olsa da
    ''gökyüzünü verip yüzünü alıyorum''cümlesi oldu.

    finalde de bir zorlama olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

    paylaşım ve emek adına teşekkür ediyorum
    saygılar

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 18.04.2010 - 09:40

    Ankara her vakit soğuk,çelikleşmiş bir gövde gibi.

    Cevap Yaz
  • Que Sera Sera
    Que Sera Sera 18.04.2010 - 09:38

    :)
    subat ve ankara... hakkaten cok itici bir ikili...
    bide benim yorumlar gibi turkce karakterler bunalim yaratmis...su canim nisan gunesinde olacak sey mi halbuki...aaa bak 'sey 'dedim... :)) yerine birsey koyamadim :) ...

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 18.04.2010 - 05:35

    şubat..ankara..

    başka ne bir şiiri bu kadar itici kılabilirdi bilmiyorum..

    korkudan okuyamadım..şubat ı sever..ankara ya saygı duyarım diye..

    şairin emeği..karşılıksız kalacak bu sefer..

    ..

    Cevap Yaz
  • Dilruba Emine Genç
    Dilruba Emine Genç 18.04.2010 - 05:08

    Ayaza bıraktım düşlerimi. şimdi; tortusun da boğulduğum bir hayalin, kanlı ellerindeyim..
    Bıçak sırtı bir yalnızlıktır...
    Ağlayan gözlerimde hasretin..bilirim dönmezsin..bilirim yoktur kokum üzerin de.
    Ben böyle kanarken ellerine..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 36 tane yorum bulunmakta