Özgürdü su
Gökten yere inerken
Toprağı doyururdu önce
Taşardı hızını alamazdı
Dereler çaylar nehirler
Aşındırırdı kıyıları
Bir demet gül sunarken
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
TEBRİKLER DOĞADAKİ HER ŞEY BİBİRNE YARDIM DÜZENİYLE KURULMUŞ SİZİN TEMANIZ BİRBİRİNE MUHTAÇ İKİLİYİ ÇOK GÜZEL İŞLEMİŞSİZ KEŞKE İNSANLAR BU CANSIZLRDAN ÖRNEK ALSA SELAMLAR SAYGILAR.
Şiirin ilk bölümündeki sular ne kadar da özleniyor bu günlerde. Su ve söğüt denilince bile binlerce hatıra oluşur akıllarda. Hani anlatılır Menderes idam cezasına çarptırılınca nasıl da özler, Aydın'daki menderes nehrinin kenarındaki söğüt ağaçlarının altında ayaklarını suya uzatıp oturmayı.
Söğüt suyu sever. Suyun arkadaşıdır. Bol yapraklı yere doğru zarifçe uzanan ince dalları öyle endamlıdır suya uzanırken. Su ve söğüt çok iyi geldi bana. teşekkürler.
kurumuş toprakta su neyse yüreklerdede sevgi o...
sevginiz sonsuz olsun...yüreğinize sağlık ...
Anlamlı ve akıcı güzel şiir.Kutluyorum Zekiyye Hanım.Sevgiyle
Söğüt suya muhtaç,
Ama
Su söğüde muhtaç mı,
bilinmez...
Tebrikler Zekiye Hanım.
Güzel yorum için.
Kadir Tozlu
Su ile Söğüt
Su ile söğüt sevişiyor
Bulutlar kavgasına tutuşmuştu
Toprak emerek suyu
Çekti derinliklerine
Söğüt küstü toprağa
Damla kalmamıştı üstünde
Yapraklar salandı
Rüzgarın esaretinde
Cesaret geldi söğütte
Öfkesini kustu
Gök toprağa
Toprak söğütte
Su aktı gitti
Yerin dibine
yerin dibinde
suyu sakladı…
Yusuf Ter 09.02.07
Saat 12:43 İsviçre
şiirini okurken dilime dolandı karaladım
yağmur ile söğüttün aşkını paraladım
yerin dibinde suyu sakladım ...
sevgilerimle yusuf ter
Benim de sevip işlediğim bir tema. Onların ayrılmazlığı, doğada buluşmaları hep çok etkilemiştir beni. Ne Leyla ile Mecnun, ne Kerem ile Aslı ve diğer efsane aşklar bile etkileyememiştir beni; onlarınki gibi. Bir mihmandar gibidir söğüt. Onu nerede görürsen dibin mutlaka su vardır, bilirsin. Su mu o'nu bulur, o mu suyun kenarlarını istila eder bilmem. Uzağında değil, kökleri suyun içindedir hep; diğer ağaçların o'na yanaşmasına müsade etmeden istila etmiştir suyu dört biryandan.
Şiir de öyle kuşattı beni. Tebrikler güzel şiire.
Çok güzel bir çalışma bir çok anlam ve mesaj veren bir şiir kutluyorum
Sular
Karlar eriyordu tepelerden
Yürüyordu yolunda yavaş, yavaş
Birleşip ilerliyorlar dört bir yandan
El ele, kol kola, sarmaş dolaş.
Hedefleri var, okyanuslar ve daha ötesi
Kar suları, pınarlar, dereler, nehirler
El ele vermişler, dağ tepe demeden ilerliyorlar
Koşar adım değil, yürüyerek,ağır ağır,yavaş yavaş.
Gıpta ediyorum, imreniyorum sulara
Birlik olmuşlar, yürüyorlar okyanuslara
Yol bilmiyorlar ama sora sora
Birlikte, daha güçlü, daha güneşli yarınlara.
Bazen, duru berrak, ingin, ağır ağır
Bazen, kükreyerek bir aslan, bir dev gibi
Önüne geleni, yıkıp ezip geçiyorlar dağ gibi
Daha çok yol var okyanuslara, yormayın kendinizi.
Nice değirmenler döndürürler
Barajlar doldururlar, denizler gibi
İnsanlar, önlerine duvar örüp set çekerler
Ama bir gün, yine ulaşırlar okyanuslara.
Bizde birlik olalım, sular gibi seller gibi
Yürüyelim elimizde bayrak iktidarlara
Kırlarda, türkü söyleyelim, halay çekelim
Barış, kardeşlik, dostluk, getirelim ülkemize.
09.02.2002
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
çapkın çapkın gülüverince su
saçlarını rüzgâra bıraktı söğüt
karıncayı çağırdı toprak
yarım kaldı duası
Oyalanırdı kendince börtü böcekle
Yarım kalan hayatında
güzel betimlemeler ve güzel dizelerdi yüreğinize saglık tebriklerimle
Bu şiir ile ilgili 43 tane yorum bulunmakta