Nereyi nasıl karıştırırım, yorar, çiğnerim içerikli hep yürekliğini karakter edinmiş olduğu huy ile ürpertiyor korkuyu, hatta vahşeti, delik deşik ediyor vatan topraklarının yüreğini... Haz mıdır denge sağlığının ırzına girmek? Hiz mıdır tekniği vahşet bürünmek? Neden hep kışkırtmaya döşek yorgan bitliğini şiddet arsızlığı türerler? Bu hep yüreğin çılgın kılıcını biler, ele hiç uzak değil ki...
Soykırım demişse AB, ABD, hukuksal bir önemi yoktur bunun. Sadece, Yahudilik etme! dedirtecek bir basitlik senaryosu... psikolojik terörle üzerine çullanma anına kadar yormaya, yıldırmaya ve kan gölünü ırmak seyrinde, soygun vurgunu heybetince bir vahşet...
Bunun karşısında ne yapar insanlar? Adın ne, kimdensin, nesin sorabilecek hal içinde midir? Önce birleşirler bir birliğe, kurtuluştan sonra da ayrışmaya mı çabalar, “onlar olmasın senaryonun vahset kahramanı, biz boğazlayalım birbirimizi” diye? Hem bu an için, o vahşet ne kadar uzaklarındadır ki?
Bir ülkede refah ve huzur korunamıyorsa, vahşetin uzaklarında olduğunu düşünmeyi tercihlendikleri içindir. Vahşet hep yakınıdır insanın! Ruh manevi varlığını güzelliğe sevgi duyumsatır, beden maddi varlığını ruhtan ayrıştırmaya özen tuzağında bocalar. Bu bocalama hissedilir, hissedilince bilinir, bilince de güç kıyaslamaya iştah taslaklanır... İnsan, ayrışmayı kendinde deniyor yani; gel öldür beni diye başlıyor, bunu yapan olmayınca o yapıyor bunu, taa ki bu amacına ulaşıncaya kadar, başkasını öldürmüyor göstermeliğince, yani aklınca hani...
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta