Şu havada dönen Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Şu havada dönen

(LesMondesEngloutis! LesMondesEngloutis
veya Ali baba'nın Çiftliği ve Kırkikindi Haramileri - Yurtseven Kardeşler...)

Şu havada dönen tören! şu havada dönen... Ayır bileşenleri, ve tekrar damıt. Çık çıkabilirsen...
-

Kwai mi, Navaron Topları mı
şu havada dönen ıslık
(pofuduk pofuduk bando mızıka
trompet mehteran pfff Pfizer) ?
Eğlenmek içindir aslında ıslık
ve kötü şeyken savaşmak.
Ne, şu havada ödenen ıslık.
(Savaş) En fazla, üç beş;
istisnalığı bozamıyor
sayıca geniş ekstremlik;
Kurtuluş Savaşı.. ve belki
bir kaç tane daha
-adı sanı duyulmamış, küçük...
Islık şu nereden yayılıyor?
Durdurmalı onu, aynına savaşları;
durdurmalı Nobel'i,
durdurmalı köprü altları dinamitleri
ve öylece inşa etmeli ödül alışları,
ve yampiri gülümsemelerdeki ıslıkları.
O zaman gülümsemeler de düzelir.
İçini doldurmalı şeyler'in
yeniden, Ve her zaman doluydu aslında.
Topaç gibi dönen
şu bisiklet pedalı ne;
gitmek uzaklaşmak demek olmamaksa?
Gitmek tüketmemek,
yaşamaktır mutluca;
ve umut, vardır hep aslında.
Yalanları sokmamalı koynuna.
Çığlık değil sevimli zarafettir
meşe ormanında bazenleri
dolaşsa da, gecenin ağaç ıslığı
Ve ince, zayıflamış tercüme-sesler
olmamalı Nobel'in damıttığı
-Joyce Dublin'e.
Dinamit değildir bilimin temeli.
Fazla değildir silah sanayi.
Ancak inanmak lazım
yarı yoldan dönmek için
ve geleceği güçlendirmek için.
Öyle ki, dönüş ve sonra geliş
de reform olmayabilir -
ılımlılığı seçmemişti
ama aklı da seçmişti
Neondertal iki koldan, biri
tropikale, kuzeye diğeri -
daha çok, bir rönesans olacaktır.
Ama artık içinde
siyaseti, ve dahi
ekonomiyi.. barındırmayan da
bir globalite
doğuracaktır...
İnsan, tekrar tekrar
çoğalmalar için olmasaydı,
hiç batıp çıkmazdı.
Varlık, kararlılıkta diridir.
Karanlıkta diridir yokluk.

En güzeli yaramaz çocuklar,
ama Narsist sözbukonusuysa
konu kapsamında;
bu konuda, en fazla Narsia
suçludur, tek merkezliyi
döndüren şu tek merkezli
bir gökyüzü suçludur fazla daha...
Şu dönen hava, ne...
Tepelerin soluğu mu?
Ama dağları tanırım.
Hiç de bana uymuyor
ıslığın yalan hali.
Bana uyuyor
ıslığın yalın hali.
Enerjik, yaratıcı
olsa da yalın, sade...
Ne güzel bir karmaşa bu.
Kamaşmamışlığın duru.
Yalın ve yalan faz geçişleri -
z gamma, morötesi
dağlıyor okyanus yüzeyi hemen altı
molekül grupları dokucukları
- ve sonra olay ufku, durmalı.
O sezdirilmez karadelik-olay ufku
ki enerjik ama göstermez göze.
Gene de kızmadık,
aldık onu içimize, bağrımıza
yeni doğan çocuğa
kapşon takıp salsa da.
Öte yandan, ayrımcılık
kötü şeydir de;
ama göze görünmeyen peçelerin
hiç de yoktur
alakası aslında bunla:
Bir sevgi, aşk verirsin birine;
belki -akla gelmeksizin
'niyedir acep' diye- bir maddi hediye,
bir ev bir dükkan
ya da bir araba;
neye yoracaktır onu acaba?
Yok 'kendim için değil' der isen
neye yorulacaktır
kararsız gelmeyiş'ler...
(Sanki bir harem ağası var da
bekleyen nesilleri,
'Tatarağası da neymiş' diyor -
bilmediğinden Genghis'i
bilir bilmez
tanışıklığın takvim yaşsızlığı
- ve ekliyor 'kurtlanmadı çeşnicibaşı':
her daim sağduyulu
olunduruldu`urluğun..
salıyor kendini
Arşimet gibi sokaklara!)
Bir değer verme,
anlaşılır mı...
Gene de, aldık içimize -
olgunca, olgunca ve ama uçarı
- basılır bağrımıza

Kendini tanıyıp tartan
bir sıkı duran
var karşımızda
ama bizim için,
aynaya baktıklarımızda.
Anadolu gibi türkü türkü
topçu analarının
kahramanlık ülküsü
bu ülkenin
çılgın tizliğin e karıştı.
Yayıldıkça ama aslında büyüdü.
Öte yandan,
bir araç -
Led Zeppelin Stairway to Heaven
havalandı 'Dew hath fed'*
-gençlik iksiri gibi
çiy et kasırgası ve kır kırağısı;
Dünyanın Hakimi
yukarlarda,
dolaştı Londra, Paris Amerika
ve Arap Yarımadası ve Afrika.
Bombaladı yerlileri,
bombaladı uygarları.
Dedi yarım akıllı:
'Gitsin yönetilmeyen yönetenler;
gelmeli, yönetecek yönetilenler! '
Belki de Jonathan Swift'e benzer;
tarzı, tarzı veya algılaması.
Ama doğacak sonuçlar,
bazı yanlışlara da yol açtı.
Nasıl temizlemeli bunca şeyi,
en önce burdan başlamalı.
İnsan öldürmekle de olmaz,
Dünya'nın Hakimi'ni durdurmakla da...
Ne yapmalıyız o halde biz?
En temelden ama bugünümüzle
ve hızlıca başlamalıyız.
Emin olunan bir bisiklet,
ki gidişidir titrek ama ulaştırır,
ki böyle ulaşılandır niyet -
ki niyeti 'iyi' bellersek ki öyle
- ki iyi taşımaz içinde kötüyü.
'Neye niyet neye kısmet' dediklerimizde;
yok, olmasın ufuk, umutlarımıza.
'Neye niyet neye kısmet'
demediklerimizde;
ufuk olsun..ama gene büyük,
ve gene niyet ağır bassın, umutlarımız.
Böylece,
yoldan geçen bir yolcu, umut,
hem ilerlemede
hem de sonuçları hazırlamada.
Kötücülü Sansarın
ya da ''Hay bin kunduz' kuduz',
anlatmaz merakını
derin ormandaki palamutçu sincabın;
korkutucu çabukluğu hamsterin
veya yazın sayfiyedeki
dev, siyah, plaj karıncaların(ın)
ki hıphızla üşüşürler, onlar da,
acayip, anlamlandırılması zor
çıvıklaşan koşuşturmalarında
anlatmamalı 'niye bulunduğunu
hayvan'ın yeryüzünde' gibi...
Yine de 'düşey' 'dikit' diye
yerleşti ise dünya dillerimize;
işte ama tabi, çıkartmalıyız yanlışı
ama çıkartırken de rönesanslarla
çıkartmalı kısa
dönem ılımal reformlar yerine.
İşte yine o ıslık,
ama kirli denileceğini bekleyen
yanılır; bir tarafı yaş, diğeri kuru.
İnsana bakmalı;
herkes kendi ayağından asılı,
yapabilecekleri şey'ler
anlamında fakat.:
Ne mutlu ki müzik var.
Sesi ıslığın yayılıyor.
Kaba şeyler ululanıyor.
Zarafet, sandıklardan çıkartılıyor;
baltalar gömülüyor toprağa:
Kar, tutmuş kar olarak
geliyor ama,
toprak artık ölü almıyor.

Ocak 28 '07

*kubla khan şiirindn alıntı

Uykudan kalkınca aklıma gelen Kwai Köprüsü fimi
ve o pim ıslıklarla başlanan:

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 28.1.2007 11:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça