Su gibi öperim / Sudaşım...

Zafer Zengin Etnika
1608

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Su gibi öperim / Sudaşım...

.

insan tarlasında, su olup çiçek açtıranlara;

su’yum
içimin sahrası
gölgem
kokum
güzlerimin sahibi
bahsetmeli şimdi
bahardan birileri sana
ben gül satardım yollarda
senli güllerimde vardı
bir kadına benzer
bir tütüne
işlenir ciğerlere sessizce

-ben gülleri ve seni hep kadına benzetirim zaten-

doğurgan hızlı açan
tez solan güllere değil
kışında açan
bahçesi olan
kar yağınca ortasında
karanlığı ışıltan

-ben gülü ve kadını hep severim, çok bahsederim, ben yazdıkça
belden aşağı sayılıyor da, sağlıklıyım maşallah, güzelden anlamak
parayı raconu koymadan sarılmak, biraz insan olmak,
aşk’a para verenler var, kızdılar mı sapa takılıyor baltalar, sanki kıyamet var.
gülleri sevmek ve kadınları sevmek erkeklik değilse,
tencere tava sararlar kendilerine, ya da erkek değiller herhalde -

su’yum şehrim öyle soğuk ki
kanım donuyor
gömleğim boğuluyor
sıkıp açuç içlerime
sana biriktiriyorum

gül oldum diyen seni
şehrimin ortasına serdim
herkes gördü bir ben göremedim
beklettim suları
gölgelerime serdim
ne zaman istersen gel al
kirlerimi sildim

- bizim oralarda öpülürken sevgili, kapatırlar gözlerini,
iç’ten öpülmek budur işte, açarsan gözlerini pembedir resimler.
sevmeyi bilmeyene, ne yol verilir ne de bir yanak işte
mecbura koşulmaz sevgi, bağlanır insanlığa, sabırla dişle, terle-

suyum
günahsız açanım
fena halde ayığım
kaç zamandır bulaşmadım
sarhoşluk alemine
günahtır diye değil
içim meşguldür diye

-bizim oralarda ağzıyla içerler, diliyle sohbet ederler
içilen mezedir muhabbete, meze edilmez türkülerde
kırılırsa çizgisi, kaldırılır sofrası, haydi dışarı-

yetişemedim sana
habersiz gelip geçtin
“ senin yaşadığın şehirde olmak ne garip duygu” dedin de
ben anlamamıştım neredeydin
hep yanımda bildim
ne adresler istedim
ne de korku köşesine sindim

ne kadar karayolu varsa
düşündüm işte
boyadım hepsini pembeden beyaza
gökten yıldıza
düşen meteorlara
ıssız sıskalıklara
dağa taşa
geçtin şehrimin içindende
yine göremedim

sen delirmek nedir bilmezsin
ben deliliği yollara çizdim
resmim değil belki ama
yine de bana çok benzettim
üstüme beyazlar giyip
şeridini kaybetme diye önüne serildim
sen aktın geçtin
ne zaman nasıl hiç bilemedim

-senin için kötüyü övmedim, anladım ve bildim ki
sevgisizlik ve fakirlikten düşüyor iç kalesi
sahiplenip birileri, dava diye öldürüyor birilerini-

suyum
bu mavi dünyanın gece yarılarını seninle gezdim
hiç ettim kendimi
erittim
baskıladım
mühürledim duvarlara da
kimseye göstermedim
ben'im kanımla yazdım
bana kaldım
alan kimse
ona bıraktım

-görenler varsa, bir garip hırsızdır anla, yoksa ne yapsın onlarda
insan bu aç işte güzel harmanlara, karıştılar demek ki, bir yerde
karanlığın başlangıcına, sen onlara aldırma, üryanız aynalara-

demiştim sana
ben güle yorgunum
gül bana
o yüzden elimde sigara
çay bardağımda demli yara
işte boyuyorsun günlerimi
kırmızıdan bordoya

- karışmak dersin, karıştıkça benzersin, övgüler yazılmaz, başkasına bırakılmaz
kendin bilirsin kendini, hak etmiş misin sevgiyi, bilen verir gerçeği, bilmeyen
dost yüzüyle acı gerçeği, düşman belleme insanı, çek dar’a sallansın, kendi
bulsun, kendi anlasın, bir selamdan anlamayan çok şey anlatsan anlamaz
derki hep güldür hep konuştur bizi, esirlik sanır muhabbeti, söz bitti mi
çekip gitmeli, baş başa kalmalı düşüneni-

sana şehrimi gezdirecektim
sen gidince
şehrimide terk ettim
gidip geldiğim
aşım ekmeğim yani
ömrümü törpülediğimi işim

ne kazanıyorsun diye sorma
ekmek bana
süt çocuklara
biraz kira
benzin arabaya
çok şey değil işte
sevemedim şu para denen alçağı
ne yol bıraktı
ne de yol açtı önümde
ben icat etmemişim iyi ki
sövdüm şimdi peşine

suyum
tarlalarımdan yol geçiyor
arklar açıyorum yağmurdan önce
taflanlarım var
leylaklarım
ladinlerim
bir de kaldırımda büyüyen
kayısı ağacım

sert bakıyor biraz
geçen baktım
karaçama yaslanmış ağlıyor
yoldan geçenler çarpmasın diye
ona bağlamışlar
kırılmasın diye dokunmadım
nasıl bana benziyor dedim
dedim de azar azar su verdim
çok su boğmasın köklerini dedim

-iyi yapmışım değil mi. sana söyledim işte. anam geldi sonra
“ne iyi ettin yavrum, duaları yeter sana” dedi. neden dedim ana?
sen olmasan, kim bakacak onlara, hem sevaptır “dedi.
bu dünya gibi yaşlandı anamda. geçen bir şiir yazdım ona
format atınca, kalmamış bilgisayarda.-

öyle çok sövdüm ki kendime
anlatmayayım
bazen çok sövüyorum yollara
bir de bana
siyaha çalıyor rengimizi
hele gece karanlıkta
ışığımızda yoksa
unutulduk sanıyoruz da


suyum
şimdi gitmeliyim
bir şiir demleyeceğim
sana sonra okurum
gözlerinden öperim

-ayrılık derler bizim orada-

ellerinden öperim
yüzünü çiçeklerimi
umudun yetmezse
çağır beni
gelip gölgelerim
su gibi öperim

su yılı / sizi anlatır cümleleriniz *

*biri söylemiş işte, anımsayamadım.

.

Zafer Zengin Etnika
Kayıt Tarihi : 15.8.2006 02:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Esra Erdoğdu
    Esra Erdoğdu

    İlk okuduğum günden beri,her yeni başlayan güne bu şiirinizle başlıyorum.Saygılarımla...

    'sen delirmek nedir bilmezsin
    ben deliliği yollara çizdim
    resmim değil belki ama
    yine de bana çok benzettim
    üstüme beyazlar giyip
    şeridini kaybetme diye önüne serildim
    sen aktın geçtin
    ne zaman nasıl hiç bilemedim '

    Cevap Yaz
  • Belgin Ertürk
    Belgin Ertürk

    sustum / yorumsuz.......

    tebrik ve saygı gönülden...

    Cevap Yaz
  • Zeki Arlan
    Zeki Arlan

    Su gibi olmuş Zafer...

    Kutladımmmmmmmmmmmmmmmmm...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Zafer Zengin Etnika