Dus...dus...dusler arasi gelgitler. Ruzgarin iniltileri ve yagmur...Bir an bir yagmur damlacigini dusledim. Hani o yagmurdan sonra sacaklardan sanki dusmekten korkarmis gibi asilir,sonra da suzulur ya bosluga...
Bazende,goz pinarlarinda tetikte bekler gozkapaklarinin kapanmasini,suzulmek icin yanaklardan asagiya tenin sicakligini duya duya.
Simdi ben,bir su damlacigi...Gokkusagi yasamdan uzaniyor dus denizine,once toparlanip duygu bulutlarindan sonra dusuyorum binlerce,milyonlarca....milyarlarca...ne bileyim iste! damlaciklarin dus denizine sip,etrafimda halkalar, gittikce acilan buyuyen halkalar ve ben dus denizinde binlercesinin icinde bir damla...Gokyuzundeydim bir zamanlar pembe bulutlar uzerinde.Her sey ne kadar ayricali gorunuyordu yurudukce gokkusaginda.
Ozgurce ucan kuslarin kanat sesleri altindan nasil da guzeldi,ak kopuklu dalgalar.Birbiri ardina devriliyorlardi sessiz sedasiz gelip gecen yillar gibi.Kumsali bir kucaklayip bir geri cekiliyordu.Gunesin hep sicak hep mutlu gulumseyisi sarardi kumtaneciklerini.Nasil da mutlu isildarlardi ozlem kucaklayisindan sonra.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.