1
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar
deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık
hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle
gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta.
Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir
Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Devamını Oku
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Ah arkadasim ah... Acilarin siiri olmus, O günler geride kaldi...
Hani çokta mesafe almadik ...
Küstü, öldürdü kendini şu...
Ne denir ki , muhteşem!
Ağzımı anahtar deliğine dayayıp havayı emiyorum. Böcek
sokması gibi bir yanma duyuyorum boğazımda. Oysa kuru bir
yaprağı bile dalından düşürecek gibi değil bu esinti. Belki
çöle dönmüş toprağa tek yağmur damlasının düşüşü yalnızca.
Çamur gibi bir yağmur damlası... Ama toprak, bu damlayla
çatlatacak bağrındaki tohumu. Çöl, bütün vahalarını bu
damlayla yeşertecek... Genzim yanıyor. Ince bir kan şeridi
sızıyor dudaklarımdan. Kirli, sıcak ve simsiyah...
Adımdan gayrısını bilmiyorum.
hey maşallah üstadd yaavv :)
hüznü bu denli ağır yaşatan başka bir şiir bilmiyorum...yüreğiniz ve ruhunuza sağlık...
SU ÇÜRÜSÜNDE KALBİNİZ ÇÜRÜMESİN SEVGİLİ ÜSDAT' IM... TAM PUANLA KUTLUYORUM...
Şiir herzam aşk/sevgi işlemez. Şiir aynı zamanda insanın yaşadığı toplumda olanı biteni gerçekligiyle ve duyumsama boyutuyla da işlenir. İnsana, doğaya da şair, aynı karşı cinse duyulan, aşk tutkusuyla şiir yazar ve şiir sistemi sorgular, taşlar..
Şiir yazmayı sadece karşı cinse olan yürekteki aşk duygusuna indirgeyen bence bir avaredir..Ama yüreğinde insana/topluma evrene ve yurduna sevgi beslemeyenin şiiri ise mantık dışı..Yani alın birini vurun ötekine…
12 Eylül cuntası sonrası yapılan anayasa reverandumuna % 90 üzerinde evet oyu kullanmıştı. Benim gibi o zamanlar, daha körpe çağda olanlar, neyin ne olduğunu tam bilemiyorduk. Bir korku hissediliyordu…Ve düşünen insanlar ile onların etrafındakiler ya zindanları boylamış/sürülmüş ya da canlarını kurtarma telaşıyla kendi ana yuryurdunu terk etme zorunda kalmışlardı.
O zamanlar fiziki bir tehdit kapınızda; ola ki eleştiri yapasınız ve ola ki o zaman ki anayasaya yan gözle bakasınız.. Bilin ki ya içerdesiniz ya da fişlendiniz.
Peki şimdi değişen ne? Belki fiziki olmayan/gözükmeyen ve daha (nedense) kanıtlanamayan korku imparatorluğuna gidişin yurdumuzu evet kapmanlalarıyla ve sanal reklam ve aşımalarla bugün nasıl bir hava esiyor yurdumuzun üstünde?
İşte o zamalar, belki Antoloji yoktu, ama ona benzeyen ve sanal/reklam ve etiksizlikle tarflılığı belli eden yalaka basın, korkusundan nerdeyse 12 Eylül cuntacılarına el pence divan ve cuntacıların her dediklerini ise hak/hukuk olarak halka aşılıyorlardı.
İyi de sizin, evet sözüm sizedir, o cuntacıların zamanında, hengi inanç/görüş ya da kanıda olursanız olun, şimdi ki bu yapılanlarla, ortada ki gerçek gözüken manzarayla/dehditle ne farkınız var?
Zaman gelecek siz genel halk kitlesine hitap eden basın/yayın/edebiyat siteleri 20…30 sene sonra bu etiksizliğinizin ya da taraflılığınızın ezikliğini yaşayacak ve yeni bir anayasaya zaruriyet olduğuna bas bağır bağıracaksınız.. Kim bilir? Umarım yanılan ben olurum.
Sezgilerime göre diyorum ki işte, aynen bu şiirde olduğu gibi, 30 sene sonra da, bu çarpık, halkı bölen, kendinden olmayanı yasasız dinleyen ve korkutan ve devamlı sadece kendi yasasını/yaşam tarzını, kurğulu sistemin suyun dahi çürümüşlüğünü/çoraklaşmışlığını özgürce dile gelememenin travmasını yaşatacaksınız! Kim bilir..Umarım yanılan ben olurum…
Ve Bakın ne evet ne de hayır…Ve 12 Eylül hakkında ne düşünüyoruz onu da irdeleyelim..
Memedim sözüm sana değildir -12 E.'cilere* (deneme)
Ve önce kadı ile vezir
Kararlar marş marş
Taş toprak ve cebi dolan
Adama
Memedim
Erim, ciğerim
Vur beni
Vur ki sözüm sana değildir
Anla
Tarih ve torunların
Nazım’ın kalemi
Pir’in kellesi
Deniz’in sandalyesi
Gardiyana, cellâdına
Tekmeyi vurana değil dirileri
Anlasınlar
Onlar bizim kandaşımız
Paylaşımlarımız
Ve yurdumuzun fidanları
Vur beni, as/kes
Ama bil ki
Memedim sözüm
Dilim sana değildir
Göz yaşı döken anan
Benim Yeter anam
Bilir misin Memedim
Bir milyon kişi gözaltında
İki katı fişlenen yurttaşın
Gardaşın, bacın kayıtlara
Geçirilmişti
Yedi bin kişinin idamı istendi
517 kişiye idam cezası verildi
50 kişi ve aralarından
17 yaşında Erdal’ın
Urganla soluğu kesildi
‘Hukuk yaslarıymış’ yürürlüğe
Girmiş.
Bildin mi, senin haberin oldu mu?
Memedim düşün
Gemiden düştün
Kayıp denizdesin
Dalgalar boyunu aşıyor
Köpekbalıkları etrafını sarmış
Kayığa atlayıp karaya kaçmaz mısın?
Aynen öyle
Haberin oldu mu
30 bin kişi can evliyle
Yurdunu/yârini ve evladını
Terk etmek zorunda kaldı
Bilir misin Memedim
İnsan’ın hukuk yasası
İntikam almaz
Cehennemlik yapmaz
Islah eder
Evet evet her şeye karşın onun içindir ki
İnsanoğlu ‘hukuk’u üretmiş
Bilir misin 30 bin kişi işinden atıldı
Basın mensuplarına
4 bin yıl hapis cezası kesildi
171 kişinin içkence ile öldürüldüğünü
Bilir misin Memedim
Kayıtlarda kayıp raporlu
Faili meçhullerin binleri
Bulduğunu bilir misin
Ahmet’in, Ramazan’ın
Fatma’nın, Sevgi’nin
Oğlu Memedim
Bilir misin
Bilirim bilirim
Emir ölümdür gel de kırbaçlama
Onu da bilirim meraklanma
Ama o ‘Emire’ hayır
Dediğimi bilir misin
Bilir misin Memedim
Tek istediğim evet
Tek istediğim var
Adolf/Stalin
‘Nasyonalizmim hukuk yasasıyla’
Değil
Sadece ve sadece halk için
Halkın Hukuk yasasıyla
12 Eylülcülerinin
Yargılanması
Budur talebim
Memedim yanlış anlama
Sözüm sana değildir
O hukuk yasasıyla
Eğer bir kaçak
Bir solunum alan nefesi
Kendi şahsi ‘hukuku’ ile
Kesip kaçtıysa
Ben gizli ajan, dedektif değilim
Ama onlarında
Yargılanmasını isterim
Vur beni ama
Yanlış yorumlama
Bilir misin Memedim
Her şeye ama her şeye karşı
Silaha karşıyım
Senin kalleşçe vurulmana
İnsan soyu hemcinsinin taranmasına
Karşıyım
Çocukların toprağa yığılmasına
Yüz binler sefillik içinde yaşıyorken
Toprağa mayın ekip
Üzerinde ekin ekilmesine karşıyım
Ne edeyim ben o kanlı toprağı
Ben kan değil
Buğday Biçmek
Kardeşçe/eşitçe
Su içmek/ekmek yemek istiyorum
Ben halkın bir ferdiyim eşit hukuklu
Yaşam istiyorum
Bilir misin Memedim
29 yıl dile kolay
Asma/kesme naraları değil
Tanklar’/tüfekler değil
‘Ağa’ ruhlu duygu sömürüsüyle
Dağa kaldırma değil
Yer altına sokmakla değil
10 binlerce toprağa yıkılanlarımızın
Her birine kurşun değil, silah değil
Ellerine birer fidan verilseydi
O dağlar şimdi orman
Keçi yolları
İnsana yol verir olmuştu
İş olmuştu-aş olmuştu
Tabibi/ebesi
Okulu olmuştu ve yurt sever
Ama
insan hisli nur bir eğitmen
Toprağı bölüşümde adalet
Ve
Al sana yurt sever milyonlarca
Toprak bekçisi
Ve yurt bir, bayrak bir; bizim, hepimizin
Memedim ben Cemo’u da severim
Yanlış anlama ben isim taşımaya/koymaya karşı
Değilim
Değilim hiç bir kültüre karşı
Hiçte olmadım
Onlarca yıl o paşaların devirdikleri
Politikacılar yanlış ve haram ekmek yemişse
Halkımın günahı ne ki
Halkıma kurşun sıkılamaz
Çöp bidonuna bomba konamaz
Söyle Memedim hangi dava
İnsanlık suçu işlemede
Haklı/hakka dava olabilir
Vur beni ama yanlış anlama
Ben insanım
O seninle ilk ve bütün ortak yanım
Vazgeçilemez özdeşleştiğim
Tenimin aynası değerim
Çıkış noktam o
İyi bilesin
Kandaşım/yoldaşım
O insan bana bir kat daha güzel
Yurtdışım
Halkın bir ferdiyim
Evet sadece insan hukukuyla
Adalet istiyorum
Ve son kez beni yanlış anlama
Memedim
Sözüm şimdiki generaline/paşasına değildir
Sapla/samanı birbirine karıştırdığımı
Sananlar olmasın
İşte o halkın hukuku var ya/olacak ya
Ondan kurtuluş yok
Hepimizi bağlar bilir misin Memedim
Geriyi aydınlatmak
Geleceğe ışıktır
Halkımın alın teriyle verdiği vergiyle
Korunmasına kadar tıkınan
Sadece ve sadece 12 Eylül
Paşalarının
İnsan hukuku yasalarınca yargılanması
Bilir misin Memedim isteğim
O kadar!
Ah şu temele dayanmış
İnsani yanım yok mu
Neyleyim
12 Eylülcüler yargılansın
Halkın verdiği vergiyle beslenmeye devam
Aç kalmasınlar, asılmasınlar.
İntihar serbest..
Bil bunu Memedim.
Nadir Sayın
Şair olmakla insan olmak arsında sıkı bir bağ vardır. Burada, insanlık dışı eylemlerden bir bölüm, yaşayan tarafından aktarılmaktadır. Yaşanan insanlık dışı olayları eleştirilmektedir. Bu kendinden sonra gelecek neslin daha az acı çekmesi için yapılan bir fedakarlık, bir mücadeledir.
yani şair insan olarak, her şartta kendine bir görev yüklenmiştir. o görevini yapmakta, insanlığın geleceği için duygulara seslenerek, insanlığı alarma geçirmekte...
Yorumları okudukça, insan acı ile kıvranıyor. Beyni bacakları arasında olanlar, şiiri yalnızca, sevgili için yazılan ağdalı, yalvarma ve yakarmalardan ibaret görüyorlar ki... bu da aslında sevgi diye bir şeye inanmadıklarını göstermekte... Çünkü toplumun bütününün mutlu olmadığı, olamadığı bir ortamda hangi insan mutlu olabilir ki?
Topluma rağmen mutlu olabilecekler ise bencil insanlardır ki, onların aşkına da güvenilmez, kendi bencil çıkarları, cinsel açlıkları öne geçiyor demektir.
Anlatılan şartlarda bir çok insan çıldırabilir. Ancak o şartlarda duyguları böylesine aktarma gücüne sahip olanlara saygı duymak da bir insani anlayışı gerektirir.
Çünkü görüşü ne olursa olsun, o şartlarda herkes kendi içn insanlık haklarını isteyecektir. Bencil olanlar da herkesten daha çok isteyecektir.
Toplumcu olan ise bunu kendinden başka tüm toplum için yapar, yapıyor.
Telli de bunun için saygınlığı hak ediyor... Karşı görüşte bile olsa, onlarda kendilerinin bir gün aynı şartlara mahkum edileceğini düşünerek görüşlerini aktarmalıdır.
Söz konusu mahkumiyet olayları, yargının verdiği cezadan da fazlasıdır. Ayrıca yargısız verilen keyfi cezalar bilinmeyen şeyler değil, ama bunlar tarihe işte böyle geçmektedir. Şair ayrıca bir tarihçi rolü onamaktadır burada...
İnsanlıkla insanlık dışının çarpışması söz konusu burada... Bunu anlamayanlar, yazım hataları ve önyargılarla sayfalarca yazı yazabilirler ama, onlar unutulmaya mahkumdur. Geleceğin insanlığı, onları çöp sepetine atarken, bu tarihi yazanı onurlandıracaktır...
şaire saygılar...
Çürüyen su değil ; duyduğun , rûhunun ufuneti ...
Allah'a bağlıdır ;bu yerin taşı , kemiği , eti ...
Ezelden tâ ebede dek , bu ikrar iledir , bil ki ;
Bölünmez bu YÜCE YURT , isteyeni boğar lâneti ...
Kimdir bu Hayati Maytapçı denen......Neden yazdıkları silinmez...?
Bu şiiri (!) birileri kasten gâvur klavyesiyle yazarak ortalığı karıştırmak istemiş...Sözcükler yanlış , bu yanlışlık yazım hatasından olduğu gibi AYGIT sözünü (aygıyla) diye yazarak bilgi, beceri hatâsından da olmuş...Kimi bitişik kelimelerin ayrılması gerek...Bunca çuvallamaya rağmen sevdim der , laf söylemeden önce ağzınızı yıkayın der kimi engerekler...Bir şiirin iyi veya kötülüğüne bakarken onu yazanın kimliği ve yazılım gâyesine de bakılır...Şiir şâirin hayatına dahildir...Ruhu kızıl , gönlü bölücülükte olan bir şâirin yazdığı da buna uygun olur...Şiiri , şâirden ayrı tutamazsınız...Her fırsatta Tanrı'yı ve Peygamberlerini karalayan bir mahlûk başta ATEİST sonra KOMÜNİST ve de BÖLÜCÜDÜR...Böyle birinin içeri tıkılması elzemdir...Ama hiçbir hücre DOLAP kadar olamaz...Diğer aykırılıklar da cabası ...Yola getirmek için biraz işkence görmüş olabilir ki bu her devlette az çok var...Muhalefet devleti idare edenlere karşı yapılır , BİZZAT DEVLETE karşı yapılmaz...
Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta