Şu an içimde, bir deniz dalgalanıyor.
Köyümün her yöresini dolaşmak istiyorum
Bütün mazi gözümde canlanıyor.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye, koşmak istiyorum.
Nazile’nin Kışladaki, o yüksek taşa çıkıp
Şarkılar söylemek,
Kıstırcı çeşmesinin soğuk suyundan içip
Serinlemek istiyorum.
Mezarlığın düzündeki en az üç asırlık meşeye,
Salıncak kurup sallanmak istiyorum
Oradan Aralığa geçip,
Hamamlı yokuşunu çıkmak istiyorum.
Bağlıkların düzünden,
Kestanelik'ten, Kelebekli'den,
Eşen tarladan yeniden geçmek istiyorum.
Ben yeniden çocukluğumu ve
Gençliğimi yaşamak istiyorum.
Ne çabuk ta geçti yıllar
Kıymetini değerini bilemedik.
Şehirde hayat güzel diye köyümüzü terk ettik.
Rabbim İman Kur’an aydınlığı versin.
Ömrümüzü metropol’de tükettik.
Şevki Çiftçi
Şevki ÇiftçiKayıt Tarihi : 27.8.2007 17:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bendeniz Yahya DAYI
Ben de...
Çete
Küçüktük bir zamanlar, ama yürekler büyük,
Her tür işi yapardık, yakışmazdı hırsızlık.
Telden arabalara, sadece odundu yük,
Yeşil kesmek mi? Hâşâ! O en büyük arsızlık.
Kimi BeMeCe yapar, kimisi Ford severdi,
Öyle bir süslerdik ki, gören âşık olurdu.
Herkes ustalığını, birbirine överdi,
Kiminin mahareti, tahta kaşık olurdu.
O tahtadan kaşıklar, güzün bulurdu değer,
Çocuklar, pekmez dolu, kazanlara banardı.
Ne mutluydu bizlere, odun bulursak eğer,
Kazanların altında, kuru tezek yanardı.
Düğün konvoylarının çevirirdik önünü,
Plastik top parası vermeden bırakmazdık.
Gönlümüzle bulurduk, doğruluğun yönünü,
Yalan-yanlış şeyleri, kafamıza takmazdık.
Futbol sahamız idi, demiryolunun yanı,
Skor mühim değildi, atan galip olurdu.
Düşürmezdik kimseyi, yanmasın diye canı,
Düşen insan hatayı, kendisinde bulurdu.
Ne oyunlar oynardık, adı bile tuhaftı,
Bıçak kemirtmeç, lottik, katır kazığı, kösküç.
Sesleri gür çıkanlar, haklı olan taraftı,
Korkak değildik amma akıldı en büyük güç.
Kum çıkarmak modaydı, dalıp da ta en dipten,
Suda belli olurdu, gözlerdeki hareler.
Olta topluiğneden, misina naylon ipten,
Balık yatağı idi, o zamanlar dereler.
Kışları buz tutardı, damımızın oluğu,
Bembeyaz saçaklardan, sarkıtlar sallanırdı.
Kar durmadan alırdık, dışarıda soluğu,
Tane tane olmuş kar, pekmezle ballanırdı.
Acısı büyük olur, asla gülmeyen yüzün,
İnsanlar mutluluğu, dostlarıyla sağlardı.
Fakir mahallemizden, gelir geçerdi hüzün,
Birisi iç çekince, tüm ahali ağlardı.
Dağlardan toplanırdı, nergis, menekşe, sümbül,
Envai çeşit koku, buram buram tüterdi.
Paraya pula değil, güle vurgundu bülbül,
Yalnız sevdası için yanık yanık öterdi.
Yorulur, yıpranırdık, uğramazdık dumura,
Bir de adımız vardı: “Kendi halinde çete”
Acımızdan ölsek de gelmezdi ki umura,
Dünyaları verirdik, beş tane cam miskete.
Zaman su gibi aktı, çocukluk elden gitti,
Almak mümkün olsaydı, verirdim servetimi.
Mutlu olduğum günler, ne de çabucak bitti,
Hayat denen haddeye, ödedim diyetimi.
Haşarı Mustafa’dan ne kaldı ki geriye?
Çekilmişim köşeme, kimseye karışmadan.
Gözlerim ağırlaşmış, bakmıyor ileriye,
Zamana mağlup oldum, bıktım bu yarışmadan.
05.09.2007
G.
Selam ve saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (5)