Suda durulanmış kirlerinden arınmış
Bir çakıl taşı…
Sulanmış toprağının kokusuyla uyanmış
Bir çöl ortası…
Suyun sesiyle sarhoş, hoş sesine kanmış
Bir insan başı…
Susuz, bunca zaman nasıl atmış, hayata nasıl katlanmış
Bu yürek asıl…
Suyun şiddetinden kaçamamış, nasıl aşınmış
Damarlarında gezen hep sulu kanmış
Su içmeden de yaşayan varmış
Suya bakıp kendini gören aldanmış
Suyu kana kana içmeyen deva bulmazmış
Sudaki aksin değil, içindeki su seni yaşatanmış
Olmayınca solduran, içince ferahlatan, yaşatan
Bazen durgun ve sakin, yokken ona taş atan
Dokununca kabaran, köpürüp kaptan taşan
Vahşi bir kısrak gibi öfkeli şaha kalkan
Fazlasında boğulan, dozundayken yaşatan
Varsın gözlerden aksın canı ayakta tutan
Özleyince hasretinin denizini de dolduran
İsteyince her canlıyı içinde barındıran
İstemeyince canı gözyaşlarında boğduran
Aşkla içmemiş var mı onu, hayatı sonlandıran
Her cismin özünde, her ismin sonunda duran
Su, en çok senin adınla yan yanayken aşka çağıran
Ay anlamını adının başında, yakamozunda bulan
Sen suyu, ben yüzme bilmeyen bir çocuğu andıran
İki insan…
Biri su…
Biri susuz…
Kayıt Tarihi : 25.6.2010 18:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!