ölmek için
hiçbir ağaç kovuğunu kabul etmiyordu Yahya,
ve büyüyordu Meryem’in yüzünde ki haya..
çaresiz kalmıştım
yorumlanmaz kabuslar içinde çözülmez kördüğüm..
ve ölmek üzere olan bir kuş gibi göçlere imrendim.
kargışlar, alkışlar ve kar-kışlar gördüm
kervan geçmez çöllerin
dipsiz kuyularda karanlık şiirler ördüm
ne Yakup oldu ardımdan ağlayan
ne de Züleyha bilirim parmaklarını doğrayan,
nergis kokusundan değil, kardeşlerimin ellerinden öldüm.
esmer ve hüzünlü yüzüm
ömrümün soyka encamıdır
mezarlar içinde sorgulardan döndüm
bak alnım cinnet sofasıdır
kalbimse kan-ter içinde Kerbela
ve şimdi yaralarımı sunuyorum sana
yaralarıma tuz, bir yudum da su ver Leyla..
Kayıt Tarihi : 21.5.2010 00:50:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Bülent Şafaklarağartan](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/05/21/su-241.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!