Nasıl aydınlıktı gece
Yağmurun ıslak sessizliğinde
Yapraklarla örtünmüş kuşlar
Aklımızda edepsiz düşüncelerimizle.
Ambalajından çıkmamış umutlar,
Arkamdan itmeseydiler
Düşermiydim bu hale
Bakısların tüm gecelerimi birer birer
Tutuşturup kül etse bile.
Oysa ne güzel süpürmüştüm
Kekeme anılarımı koridorlarından
Gün ortasında vurulmuşuz…
Sokaklar ay ışığıyla yıkanmamış henüz.
Her kaldırımda yitik bir düş kırıntısı
Üzerine basılıp ezilmiş gülümsemeler var.
Ya sürgün, ya sevda, ya vurgun
Neden yaşadığımızı bilmeden
Gelincik Tarlama...
Bana bir yalan söyle bu gece
Bu gece bana aşkını anlat
Varsın, hiç yaşanmamış olsun dünler
İsterse hiç değmemiş olsun bakışların gözlerime
Alkolikti boş zamanlarında
Boş zamanı çoktu...
Çalışkandı, hem de çok ama
Yapacak bir işi yoktu...
Bir gün hasta olursan
Çorbanı ben yapacağım
İlaç getirecek kimileri
Ben suyuna sevgi atacağım
Hep aynı gemiler gelir ayrı yerlerden,
Huzurludur yolcuların memnun yüzleri.
Boşalırken birer, birer güvertelerinden,
Çığlık çığlığa bağrışan çocuk sesleri.
Farklı bir yerden gelen bir gemi benimdir,
Ay bir buluttan çıkıp
Bir başkasına girer
Sen yoksan öksüzdür gece
Yaprak kımıldamaz yatak odasında
Kanepede yatarım sessiz, nefessiz
Sen hiç tutsak kaldın mı düşlerine
Salıverdin mi umutlarını suyu çekilmiş tarlalara
Bilir misin nasıl boy atar düş kırıklıkları
Dönüp dururken uykusuz, yalnız yatağında
Bir sağına, bir soluna.
Nasıl yakar elini o yanındaki soğuk yastık,
Bir kadın sevdi bir gün ozan
Bir Grek tanrıçasıydı Halikarnasta
O gün anladı
Ne çabuk tükeniyormuş aslında zaman,
Ve ne denli uzunmuş yollar
Geçit vermiyorlarsa.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!