SPOR ŞİİRLERİ

SPOR ŞİİRLERİ

Can Dündar

Sürekli erteliyoruz.

Anne-babamıza onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemiyoruz, sıkıca sarılmıyoruz. İş, para, kariyer diye gözümüz dönmüş, sevgilimizi haftada bir gün zor görüyoruz.

Eşimizle çıkacağımız tatili 28'nci kere planlıyoruz, 29'uncuda da gitmeyeceğimizi biliyoruz. Bebek istiyoruz ama "kendimize layık" eş bulamıyoruz. Bulduklarımızı kısa süre sonra diğerlerinin yanına "rafa kaldırıyoruz".

Reddedilmekten korkup, "seni seviyorum" diyemiyoruz. Arkadaşlarımızla randevularımızı "öncelikli ertelenebilecekler" listesine koyuyoruz. Aldatıyoruz, aldatılıyoruz ve "başkasını bulamam" diye yalanlarla yaşıyoruz.
..

Devamını Oku
Can Dündar

Kalırsam düşlerimi, arzularımı hep ertelemek zorunda kalacağım..

Bahar bulaştı ya hayata, ağaca, suya, içimde öyle bir seyahat kımıldıyor ki, diren direnebilirsen...

Yüreğim bavulunu toplamış çoktan; ruhum sırtlamış çantasını...
"Uzaklar" çekiyor içimdeki seyyahın tasmasını...

..

Devamını Oku
Attila İlhan

Sabit dudak ruju epeyce telefon
Kirpikleri devirip göğüs geçirmeler
Burnu rendelenmiş memeleri silikon
Ağızlıkla çakmağın alevini içmeler
Yarı ömrü meyhane yarısı berber
Aşk faslını unuttuk
Hey Allah pardon
..

Devamını Oku
Can Dündar

Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor.

Sanıyoruz ki çok paramız, sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir evimiz, spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız.

Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi?

Çevremizde kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da bulamıyordur.
..

Devamını Oku
Hüseyin Atlansoy

Ya!
İntihar ilacı şairi geri döndü.
İçeride yapamamış. Öyle çok kişi var ki içeride
yapamayan.
Öyle ise yeni baştan
ve şöyle başlayalım.
- bir yanımız kaç duvar yurt odalarına karışmış,
..

Devamını Oku
Küçük İskender

Kaç dil biliyorsun Benle o kadar konuş Gerisini hayat halleder
Her kelimen bir zahmet başka coğrafyadan olsun
Sen başka coğrafyadan o Etin kokun başka başka dil
Yahu benim dediğim o değil Sen üzgün gezegen ol diyorum
Bacakların güzel olsun Yüzün gözün önemli değil
Öpüşmesen de olur Beni zaten herkes öpüyor
Sevişmesen de olur Beni zaten herkes seviyor
..

Devamını Oku
Nazım Hikmet Ran

Geceleyin geç vakit havalandık Kahire'den
Uzakta, ta uzakta, kanadın ucunda ayrılığın kırmızı ışığı yanıyordu.
Yıldızları sımsıkı tuttum avucumda, uyudum.

İndik Hartum alanına sabah aydınlığında,
bulutsuz, ak bir aydınlık,
bir porselen aydınlığı,
..

Devamını Oku
Hüsrev Hatemi

Meded ey zaman, bir parça kestir
Kestir bir parça ucundan zülfünün;
Gönül şarkılarını söylerken Safiye Aylâ,
Firak ey felek firak!
Ve bir o kadar da hüzün.

Ilık gazozlu, aynalı taraklı
..

Devamını Oku
Arthur Rimbaud

Irmağın çavlanları, çavlanların yamacında titreşim,
Bodoslama girdap,
Çavlanın ivedi gücü,
Akıntının o kısa baş döndüren tutkusu
Götürüyor görülmedik, duyulmadık ışıklarla
Ve kimyasal yenilikle
Götürüyor
..

Devamını Oku
Ramazan Şenkal

Spor bedene sağlığı çevreye olgunluğu aşılar. R.şenkal

Sporun her türlüsü, sporcunun en ünlüsü muteberdir. R.şenkal

Hayatında spor varsa, yere sağlam basıyorsun demektir. R.Şenkal

Spor giren eve doktor çay içmeye uğrar. R. Şenkal.
..

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Bu yazımda sizlere bir spor dalı olarak kabul edilen boksun olumsuz tarafları hakkında bilgiler vereceğim. Konuya geçmeden önce spor sözcüğünün sözlük anlamına bir bakalım. Kişisel veya toplu yarışlar biçiminde yapılan bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümüne spor denilir. Boksun tanımı ise, belirli kurallara uyularak yapılan yumruk dövüşü, yumruk oyunu anlamına gelir.

Ülkemizde ve dünya ülkelerinin pek çoğunda ilgiyle izlenen boks, dünyanın bilinen en eski spor dallarından birisidir. Boksun tarihine bakacak olursak, eski Yunan’da ve Roma’da boks önemli sporlardan birisiydi. Ama bu spor acımasız bir biçimde yapılırdı ve dövüş genellikle boksörlerden biri ölünceye kadar sürerdi. Daha sonra yasaklanan boks 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de yeniden ortaya çıktı. 1719’da James Fig, Londra’da bir ring kurarak hem ders verdi, hem de bütün rakipleriyle dövüştü. Çıplak yumrukla yapılan bu dövüşlerin kuralları yoktu ve çok acımasız biçimde bazen saatlerce sürüyordu. İngiltere’de 1866’da amatör spor kulübü kuruldu. John Chambers ve VIII. Queensburg Markisi’nin yönlendirmesiyle eldivenle yapılan maçlar için kurallar getirildi. Böylece çağdaş boksun temelleri atılmış oldu. Türkiye’de boksa ilgi 1. Dünya Savaşı sonrasında başladı. 1919’da İstanbul’da ilk boks kulübü kuruldu. Türkiye’de profesyonel boks 1950’lerde başladı. 1923’te Boks Federasyonu kuruldu.

Yetkililer Avrupa’da boksa başlama yaşının ilkokula başlama yaşı olduğunu, Türkiye’de ise bu yaşın 9-10 yaş olduğunu belirtiliyorlar.
Türkiye’de boks; minik, alt minik, yıldız, genç ve büyükler olmak üzere çeşitli katagorilere ayrılıyor. Birçok ülkede halen boksun ve halterin spor sayılıp sayılmadığı tartışılıyor. Boks sporunun genç yaşlarda vücutta kalıcı hasar bıraktığını söyleyen birçok hekim, boksun bir şiddet gösterisi olduğunu savunuyor.Uzmanlar boksun bir spor olmadığını, insanlara fiziksel olarak zarar verdiğini, dişlerin kırılıp, insanda deliliğe yol açtığını belirtiyorlar. Ayrıca kafatasına alınan her darbede beynin hasar görebileceğini belirtip şu örneği veriyorlar: Yumurtayı elinizde ileri geri hareket ettirerek sallayıp içini açtığınızda sarı ve beyaz kısmının karıştığını görürsünüz.
Kafatasına alınan darbeler de böyledir. Gelen bir darbede, kafatası içindeki beyin dokusu ileri geri hareket eder, bu durumda kafatası kemiklerinin iç yüzeyine çarpan beyin dokusunda da ciddi tahribatlar oluşabilir.
..

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Hayret, dehşet ve ibretle seyrediyorum. Cümle aynen şöyle''May gat senin cezanı versin''İngilizce bilenler hemen anlarlar ''Allah senin cezanı versin''cümlesinin hilkat garibesi yavrusu, yarı İngilizce yarı Türkçe. Hadi saçma sapan TV kanalları yapsın, yapıyorlar da zaten ama devlet televizyonunda ki bir programda böyle şeyler söyleniyorsa, insan üzülüyor gerçekten...

TRT her zaman dil konusunda duyarlı olmuştur. Biz böyle biliriz. En düzgün diksiyonlu spikerler hep TRT'den çıkmış hâlâ da çıkmaktadır...

Eğer bir ülkeyi sömürgeleştirmek isterseniz zaten yapılacak ilk işlerden biri o ülkenin dilini bozmak, allak bullak etmektir. Bunun tarihte bir dolu örnekleri var, araştıran bulur...

Daha buna benzer gençler arasında da denk geliyorum İngilizce Türkçe karışımı cümlelere, güya komiklik olsun diye bu cümleleri kurarken, aslında farkında olmadan ülkelerine de zarar vermektedirler. Örnek mi istiyorsunuz dolu''Havaryu ne var yu'' bir tane daha''Selamın hello'' başka ''Sitdavn yapınız'' hadi son olsun ''Çok sory"gibi saçmalıklar...
..

Devamını Oku
Yusuf Demir Saba

Ne çok sevinmişti ekmek parası için gittiği gurbetteki babası ona bir çift ayakkabı gönderdiğinde. Dünyalar onun olmuştu sanki.
Babası bir sabah o uyurken gelse yavaşça yanına girse onu kollarına alsa uyandığında ona gülümsese ancak bu kadar sevinebilirdi herhalde.Beyaz spor bir ayakkabı idi üstünde iki cırt cırt vardı. Altları siyah biraz da yüksekti. Çelimsiz ve ufacık olan boyunu biraz da yüksek gösterecekti bu ayakkabılar.
Bayramda giyersin demişti annesi ve kaldırmıştı sandığa beyaz spor ayakkabılarını. Daha iki ay vardı bayrama. Bu bayram daha güzel daha mutlu olacaktı. Başka bir heyecanla bekledi günlerin geçmesini. Beklenen gün gelip çatmıştı. En buruk, en mutlu günüydü onun. Buruktu babası bu bayramda gelememişti. Mutluydu onun gönderdiği beyaz ayakkabılarını giyecekti. O sabah ayakkabılarına sarılırken babasına sarılır gibi hissetti. Birkaç ay önce artırdığı üç beş kuruşla almıştı nede olsa. Belki ayakkabıya kardeşlerinin fanilasına annesinin patiskasına verdiği paralar yüzünden gelememişti bu bayram. Tek başına yine gurbet elde kalmıştı. Bir önceki bayramdan kalma gömleğini ve pantolonunu çıkardı annesi özenle sakladığı yerden. Yer döşeğinin altına koyarak bir güzel ütü yaptı kendince. Kırışıklıkları düzeltti işten güçten kırışmış elleriyle. Ayakkabıları kadar olmasalar da fena durmamıştı üstünde. Zaten etrafındaki diğer çocukların ondan bir farkları yoktu. Hepsi de onun gibi fakir çocuklardı. Hatta onun diğerlerine göre bir artısı vardı; beyaz cırt cırtlı spor ayakkabıları.
El öpmeye gittiği komşulardan kavrulmuş buğday, kavrulmuş nohut, üzüm, durumu biraz iyi olanlardan şeker toplamıştı epeyce. Hatta harçlık bile almıştı Almanya’ da işçilik yapan, zor da olsa bu bayramda memleketine gelen komşudan. Ve bayramdan sonra gömleği ve pantolonu gibi ayakkabısı da kalkmıştı sandığa bir sonraki bayramda giyilmek üzere.
Orta ikiye başlamıştı bu sene. İki kilometre idi okulla ev arası her gün iki kilometre gel iki de git dört kilometre. Bazen kaçak bindiği belediye otobüsünden yarı yolda indirirdi fark eden muavin. En sevdiği ders Türkçe idi ve en sevdiği öğretmen Türkçe öğretmeni. Okulda sadece okul birincisi olan arkadaşının ve onun Türkçe dersi 10 idi.
O yıl beden eğitimi dersinde spor ayakkabı giymek zorunlu idi. Hocası tutturmuştu illa spor ayakkabı ile geleceksiniz diye. Ne bilsindi onun ve diğer arkadaşlarının spor ayakkabıyı sadece bayramlarda giydiğini. Okul servisi ile sabah şehirden gelir, akşam yine aynı servisle geri dönerdi. Daha bir gün bile gitmemişti spor ayakkabı istediği arkadaşlarının köyüne.
Mecburen giydi bayramlık ve baba yadigarı beyaz spor ayakkabılarını. Ama dayanamayacaklarını biliyordu günde dört kilometre yol yürü ondan sonra da iki saat spor yap. Bir gün cız etti yüreği yanlardan patlak vermişti ayakkabılar. Her ikisinin de iki tarafı patlamıştı. Arka taraftan yırtık çoraptan görünen topukları ön taraftan ayak baş parmağı görünüyordu. Ama mecburdu beden eğitimi öğretmeni spor ayakkabıyı mecbur kılmıştı. Başka çaresi yoktu, alternatifi ise hiç yoktu.
..

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Futbol günümüz dünyasında en popüler spor dalı olmayı açık ara sürdürüyor. Başka başka sporlar, boks gibi, basketbol gibi, atletizm gibi, zaman zaman tahtını zorlasa bile, onun seyirci potansiyeline ve insanları çekiciliğine çok da fazla yaklaşamıyorlar... Kazanmak her zaman gurur veriyor tabi ki sporda da başka başka şeylerde de... Son zamanlarda fanatiklik aldı başını yürüdü... Bu sadece bize özgü değil, bütün dünya da fanatizm futbolu, futbolcuyu ve seyirciyi avucunun içine aldı... Rakip takımın futbolcuları ve seyircileri adeta düşman bir ülkenin askerleri gibi gözüküyor öbür takımın taraftarlarının gözüne... Oysa böyle mi olmalı? Hani spor dostluk ve kardeşlikti... Hani sağlık ve zindelik için yapılıyordu bu spor ve onun bir şubesi olan futbol...


Bu gün futbol piyasası dev bir endüstri artık. Ülkeler ve o ülkelerin öne çıkan takımları hem bu işten milyarlarca dolar para kazanıyorlar hem de ülkelerinin reklamını, tanıtımını yapıyorlar... Biz Türkler ise yıllardır başarıya aç olduğumuz için, kazandığımız her başarı gözümüzde büyüyor ve adeta efsaneleştiriliyor, hem basın hem de halkımız tarafından... Hatırlarsınız mutlaka, Puşkaşlı Macaristan'ı elli sene önce 3-1 lik skor ile yendiğimiz galibiyet yıllarca kutlandı, basında ve her yerde konuşuldu durdu...


Eski zamanlarda maçlara giden büyüklerimiz anlatırdı, seyirciler karışık oturduğu halde hiç kimse de birbirine yan gözle bakmaz, kötü söz de söylemezmiş... Şimdi öyle mi? Maç bittikten sonra, cadde de bile rakip takım taraftarlarını görseler hemen paça kasnak dalıyor, dövmeye kalkıyor arkadaşlar. Neymiş, efendim üstünde Galatasaray forması ya da Beşiktaş forması varmış... Yapmayın arkadaşlar, hepimizi bu ülkenin vatandaşıyız. Milli maçlarda, var mı Galatasaray ya da Beşiktaş ayırımı?
..

Devamını Oku
Güner Kaymak




19 Mayis genclik ve spor bayrami
Spor yapsin gencler demis Ataturk
Istemem evde bos durupta yatani
Spor yapsin gencler demis Ataturk
..

Devamını Oku
Aydın İnan

Spor yapmak neymiş dersen
Helede bir başlada gör
Farkedersin elbet farkı
Spor yapmak zindeliktir

İster buldun havuzlarda
İstersen yüz denizlerde
..

Devamını Oku
İbrahim Tamer

Parlasın yıldızın, doğ güneş gibi
Isıt süper ligi, yak sivas spor
Futbol oyna sana hayran kalsınlar
Golleri kaleye, çak sivas spor


Kükre arslan gibi,sesin duyulsun
..

Devamını Oku
Yusuf Önder Bahçeci

At önlerine topları at, at da iyice oynasınlar,
Bu top oynamayı, meydan savaşı sansınlar,
Hızlarını alamayıp kafaları, gözleri yarsınlar,
At önlerine topları at, at da iyice oynasınlar.


Adam güzel gol atmış, hazmedemiyorsun,
..

Devamını Oku
Erdal Erbaş

"Namaz öyle yüce bir ibadet ki.. Sevabını alamasa bile, spor yapmış oluyor kişi... Ama ~spor olsun~ diye kılanın da hayli zor işi..! ! "

*erdlerbş
..

Devamını Oku
Ekrem Şama

Yirmibeş adam, bir top üç kalas,
Yenende bayram, yenilende yas,
Argolar küfürler kendine has...
Spor mu, savaş mı, toplu kumar mı?

Zincir, balta, satır, muşta, bıçak...
Sanki içerde savaş çıkacak.
..

Devamını Oku