Sözün Sustuğu Anlarda Şiiri - Yorumlar

____________Bir Dize Düşmüyorsa Yalnızlığıma....


Nefesine yabancı bir bebek gibi
“Düşüyorum Zeynep Kamil’den”
“Kadıköy’ün avuçlarına”
Ve bir bebek gibi büyüyorum

Tamamını Oku
  • Recep Odacı
    Recep Odacı 08.08.2010 - 20:31

    şiiristanda geziniyorum
    ''ŞURAMDALIĞINI'' alıp sol yanıma.

    ŞURAMDALIK NE DEMEKTİR ACABA? // şuramda farzedip// gibi birşey galiba. şiirler şiirde daha anlaşılır biçimde kelimeler seçilemezmi?

    Cevap Yaz
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 07.08.2010 - 23:43

    Sözün Sustuğu Anlarda


    ____________Bir Dize Düşmüyorsa Yalnızlığıma...


    Nefesine yabancı bir bebek gibi
    Düşüyorum Zeynep Kamil’den
    Kadıköy’ün avuçlarına
    Ve bir bebek gibi büyüyorum
    Kuşlar ve düşlerin kanatlarında.

    Kaç gün geçiyor
    Kaç gece yitiriyor kendini bilmem
    Önünde mi ardında mıyım zamanın?

    Hazır rüzgâr da varken
    Aynalı şiir”ler yazıyorum
    Suların aynasına
    Ve bir imge düşürüyorum dudaklarımdan
    ‘Tut’ diyorum, ‘Yakala
    Ve sakın düşürme!’

    Terliyorum temmuz sıcaklığında
    Ağustos güneşinde üşüyorum
    Ve sanrılar içinde haykırıyorum
    Çığlık çığlığa!..

    Bu ateş daha ne ki!..
    Dilerseniz, ‘isyan’ deyin, adına
    Çırağan’da çerağını yakıyorum gözlerinin
    Tutuştuğuna göre içimde sular
    Herhalde İstanbul yanıyor içimde.

    Şiiristanımda geziniyorum
    Şuramdalığını alıp sol yanıma
    Kâh ağlıyor kâh üşüyor dallarım.

    Bir bakıyorum
    İncisi oluyorsun, içimin
    Gönlümün istiridye kabuğundaki
    Bir bakıyorum
    Gözlerimde İstanbul tütüyor
    Burçlarında sen...

    Tam: ‘Ben yokum artık, biz varız!’ diyeceğim
    Bir güz yağmuru düşüyor saçlarına
    Adını koyamadığım hâlâ.

    Bir Mim Kemal Ertuğrul

    ŞİMDİ NASIL? Güzel ve sağlıklı... :)


    (Ay isimleri cins isimdir. Sadece tarih atılırken büyük harfle yazılır.)

    Mutluluklar...

    Onur BİLGE

    Cevap Yaz
  • Mehmet Yücedağ
    Mehmet Yücedağ 07.08.2010 - 23:29

    Şair, edebiyat profesörü olmadığı gibi dil bilgisi öğretmeni ya da gramer ustası da değildir... yazım ve noktalamada baya bir eksiği var şiirin ancak bunlar kesinlikle göz ardı edilebilir, zira bu şiir bir editörün elinden geçtiği andan itibaren tüm bu sorunlardan kurtulacaktır. şairin kendine özgü üzretimleri olan kelimeler kesinlikle edebiyata, imgeye ve şiir diline bir katkıdır! Bırakınız efendim şu 19. yy kalpazanlığını! Bu şiire ve şairine hakkını verin! Onca eleştiri yapan bir çok şahısın şiir denilebilecek tek bir eseri yok, bu da onları saldırgan yapıyor! beceri efendim beceri! Buna sahip olamayanların sıçrattıkları çamurlar Nazım gibilerini yok edemediği gibi bu kalitede şiir yazabilenleri de yok edemeyecektir! Saygıyla Mehmet Yücedağ

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 07.08.2010 - 23:25

    beğenenler eğilebildiği kadar eğilsin....iyi akşamlar

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 07.08.2010 - 23:23

    okurken önünüzde bir sürü engel...insanlar aptal mı...sağa dön..sola bak..karşıya geç..Dur..eğ başını..kaldır elini..şimdi okumaya devam et..nedir bu rezillik...böyle şiir olmaz...noktalama oyunu...

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 07.08.2010 - 23:18

    beğeniriz veya beğenmeyiz...ama bir şeyden asla ödün vermem...şiir üzerindeki oynamaları affetmez...şiir gelir ve kendini yazdırır...o kadar...diğeri sahtecilikten öte bir şey değildir...VE BU ŞİİR SAHTE SOĞUK ...YALANCI ŞAİR ŞİİRİNE...VE SAYGISIZLIK ETMİŞ ŞİİRİNE ÇOK OYNAMIŞ...NOKTA VE VİRGÜL VE BAŞKA BİR ŞEY OLMUŞ...olmaz!!!!!

    Cevap Yaz
  • Mehmet Yücedağ
    Mehmet Yücedağ 07.08.2010 - 23:10

    İmge üzerine...

    Günümüz Şiirinin ve Şairinin Sefaletinin Çözümlenmesi(Aralık 2009- Halktan Gazetesi)

    Günümüzde yazılan şiirin en büyük sorunsalı, anlam’la olan ilişkisinde gizlidir. Şiir’in, daha doğrusu şairin, anlam karşısında aldığı tavır, bunda etkili olmaktadır. Şiir ile anlam ilişkisini çözümleyebilmek için önce Şiir’i tanımlamakla işe başlamamız gerekir.

    Şiir, imgelerin, bir ya da daha çok izlek etrafında, metinsel bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesidir. Bu tanımdan da çıkarsanabileceği gibi, Şiir’in temel birimi imge’dir. Çünkü Şiir, doğal dil içinde gelişen ve/ama özerk bir üst-dildir. Bu da imgeler aracılığıyla, doğal dilin söz diziminin bilinçli olarak bozulup özgün bir dizgeyle yeniden kurulmasıyla oluşturulur. İmge, doğal dili dönüştürerek sınırlarını genişletir ve yeni anlatım olanakları sağlar. Sözcüğün, sabit sözlük anlamının ötesine geçmesine yol açar.

    Sözcük, tek başına, alımlayan her bireyde, kalıplaşmış, donuk, sabit bir yansıma bulur. Bu yüzden hiçbir sözcük tek başına, imge’nin oluşturduğu çarpıcı çağrışım özelliğine sahip değildir. Sözcüğün çift anlam yüklenmesi amacıyla harflere bölünmesi (b/aşka…gibi) yeni bir çağrışım oluşturmadığı için imge’yi oluşturamaz, ancak teknik bir oyun düzeyinde kalır.

    İmge, iki ya da daha çok sözcüğün, somut-soyut, soyut-somut, somut-somut, soyut-soyut, ya da bunların kombinasyonlarına dayalı bir ilintiyle, örnekseme (analoji) yapılmasıyla oluşturulur. İmge’nin işlevi, anlam’ı etkin bir şekilde iletebilmek için çağrışım yoluyla çarpıcı bir duyumsatma olanağı sağlamasıdır.

    Şiir, imgelerle yazıldığı; sözcük tek başına imge olamayacağı ve her imge en az iki sözcükten oluştuğu için Şiir’in temel birimi sözcük değil imge’dir. Yani, “Şiir sözcüklerle değil imgelerle yazılır”. İmge’yi bir atoma benzetirsek, sözcükler, atomu oluşturan çekirdek, proton, nötron ve elektronlardır. Atomun bileşenleri, doğada, birbirlerinden bağımsız olarak bulunamazlar ve ancak bütünsel olarak atomu oluşturarak işlevsel bir varlığa sahip olurlar. Sözcükler de ancak, imge’yi oluşturmak üzere örgütlendiklerinde Şiir’de işlevsellik kazanırlar.

    Bu arada belirtmek gerekir ki içinde imge bulunmayan şiirler(!) için, bütün olarak bir imge oluşturdukları savını öne sürenler, imge oluşturmayı beceremeyenlerin ekmeğine yağ sürmekten öte bir şey yapmazlar…Söz açılmışken, dize’nin tanımı üzerinde durmakta da yarar var. Dize, imge ya da imgelerin, şiirin metinsel bütünlüğüm içerisinde, anlam ortak paydasında oluşturdukları ara toplamdır. Yani,imge ya da imgeler dize’yi, dizeler de şiiri oluşturur.

    Şiir’de imge, nesnel gerçekliğin insan bilincinde, estetiksel olarak öznel yansımasıdır. Bu yansıtma, aynadaki gibi birebir olmayıp, nesnel gerçekliğin şairin bilincinde alımlanıp dönüştürülerek dışsallaştırılmasıdır.

    Şiir, doğal dilin içinde kendi dizgesini geliştiren özerk yapılı bir üst-dil olduğuna göre, dilin temel işlevi olan bildirişim, Şiir’in de ayrılmaz bir parçasıdır. Bu da Şiir’in anlam’dan soyutlanamayacağı gerçeğini ortaya koyar. Dolayısıyla, Şiir’in temel birimi olan imge, anlamsız olamaz.

    Şiir’de anlam rastlantısal değil içkindir. Şair, nesnel gerçekliği öznel olarak estetiksel düzlemde dönüştürerek imgelerle yansıttığına göre, kaynağını nesnel gerçeklerden alan imge, içkin olarak anlam taşır.

    Aslında yanlış imge yoktur: Anlamlı olan imge ve anlamsız olan saçma vardır. İmge ya da saçma üretimini belirleyen, şairin bilinçsel yapısındaki ideolojik tutumdur.

    İmge, şair tarafından dışsallaştırıldığı andan itibaren, nesnel gerçekliğe artı değer olarak eklemlenir. Buradan çıkarsanabileceği gibi Şiir, nesnel gerçekliğe bir müdahaledir. Bu dönüştürücü müdahale, ancak devrimci bir bilinç tarafından gerçekleştirilebilir. Dışsallaştırılan imge, nesnel gerçekliğin bir parçası olarak okura ulaşır ve okurun bilincinde, her okurun bilinç ve estetik algı düzeyine göre yankılanır. Yani, şiiri okuyan bireyin bilincinde yeniden üretilerek içselleştirilir. Buna yansımanın yansıması diyebiliriz. Bu da okurun bilinç ve estetik algı düzeyine artı değer katar. Daha ötesi, her okumada yeni çağrışımlar sağlayarak okurun bireysel dönüşümüne sürekli katkıda bulunur.

    Şair, yazarak kendini gerçekleştirir ve ontolojik bir anlam kazanır, çünkü varoluşu anlamı kılan, bireyin somut ya da imgesel düzlemde, üretimle, nesnel gerçekliğe artı değer katmasıdır. Şair yazdıkça nesnel gerçeklikle beraber kendini ve okuru dönüştürür; bu da toplumsal dönüşüme katkı yapar. Nesnel ve öznel gerçeklik, diyalektik bir bütün olarak karşılık etkileşim içindedir. Toplumsal gerçeklik, her ne kadar bireyin bilincini sınırlasa da, şair birey, bu ablukayı yarabilen ve toplumdaki tüm bireyler için yıkmaya çalışan kişidir. Aksi takdirde, kapitalist üretim ilişkilerinin olduğu bir toplumda, sosyalist şairin varlığından söz edilemezdi zaten…

    Gelelim saçma’ya…Doğada saçma yoktur. Her şey, diyalektik bir bütün olarak, sürekli bir değişim-dönüşüm içindedir. Saçma ise kendine ve doğaya yabancılaşmış bireyin hastalıklı zihinsel tasarımıdır. Nesnel gerçekliği dönüştürerek yansıtmadığı, nesnel karşılığı bulunmadığı, doğaya aykırı olduğu için yapaydır. Dışsallaştırıldığında, nesnel gerçeğe artı değer olarak eklemlenemez. Okura ulaştığında ise daha ilk okumada tükenir. Seken bir mermi gibi, alımlanamadan okurun bilincinden geri döner ve yazınsal çöplüğü boylar. Anlam taşımadığı için bildirişim işlevinden yoksun olan saçma, dilsel değildir. Dolayısıyla saçma’yla yazılan metin de şiir değildir.

    Emperyalist kapitalizmin Şiir’deki izdüşümü olan post-modernist şiir(!) , anlam’ı hiçleyen yapısıyla, imge’lerle değil saçma’larla yazılmaktadır. Anlam içermediği için bildirişim yetisi yoktur; bildirişim içermediği için dilsel değildir; dilsel olmadığı için de aslında şiir değildir! ! !

    Post-modernist şiir(!) , kendine ve doğaya yabancılaşmış bireyin narsist mırıltılarıdır. Şairin kendisini ve okuru dönüştürme yetisinden yoksundur. Yığma saçma’ların, metinsel bütünlükten yoksun olarak yazılmasıyla oluşan post-modernist şiir(!) , yabancılaşmayı oluşturan kapitalizme karşıt tavır geliştirmeyen edilgen bireyin yazdığı şiir(!) dir.

    Kapitalizm, varlığını korumak ve sürdürmek için her türlü muhalif tavrı sindirmek ister. Dizgeye muhalif olan Şiir’i anlamsızlığa boğup edilginleştirerek, Şiir’in bireyi ve toplumu dönüştürme yetisini silebilmek için post-modernizm denilen, saçmalığın daniskasına işlerlik kazandırmaya çalışmaktadır. Böylece, dizgeyle uyuşan ve sömürü şartlarını kolaylaştıran, örgütsüz ve edilgen bireyler oluşturmayı amaçlamaktadır…

    Bu noktada, İlhan Berk’in Yazko Edebiyat’ın 33’üncü sayısındaki söyleşisinden bir alıntı yapalım. İlhan Berk, Şiir’de anlam’a ilişkin şunları söylemektedir: “ Anlama gelince. Doğrusu asıl savaşım onun üzerinde toplanmıştır benim. Nedendir bilmiyorum, ben anlamı şiire pek yatkın bulmam. Kimi kitaplarımda onu düşman bile bilmişimdir. Anlam, sanki benim üvey evladımdır. Ama şunu da söyleyeyim; sonuçta şiir şiir ise, anlamlıdır.”Kendi içinde çelişkili bu ifadenin sahibi olan İlhan Berk ve benzerleri, anlam’ı hiçleyen tavırlarıyla, post-modernizmin gölgesinde, bilerek ya da bilmeyerek emperyalist kapitalizmin uşaklığını yapmaktadırlar. Şiir’in post’u deliktir.

    Mehmet Yücedağ

    Cevap Yaz
  • Mehmet Yücedağ
    Mehmet Yücedağ 07.08.2010 - 23:06

    Daha önceki yorumlarımda bir noktaya değinmiştim: şiir bir anda yazılamaz, yazılırsa adına şiir değil ancak duyguların kelimelere düzensiz yansıması diyebileceğimiz bir çeşit yazın çıkar.... İşte tespitimin ne kadar geçerli olduğunu kanıtlayan bir şaheser. Bu şiir, 13.01.2004 / 17:05 - 04.02.2004 / 02:00 tarihleri arasında yani 20 günü aşkın bir sürede inşaa edilmiş... İşte kalite, işte imgesel dışa vurum, işte şiir dili ve işte-işte gerçek bir şaheser... Yazan kalemi, yüreği, beyni tebrik ediyorum ve önünde saygıyla eğiliyorum! Harikulade bir şiirdi efendim, sağ olunuz! Saygıyla Mehmet Yücedağ

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 07.08.2010 - 22:45

    diğerr şiirlerinize de şöyle bir baktım...yeminle daral geldi...nedir derdiniz...şiire işkencedir bu...sizi yanlış yönlendirmişler arkadaşım...birde kendi keşfiniz kelimeler var...ne diyeyim...kolay gelsin ...yazıktır yalnız...üzmeyin şiirleri...yine yazın amma velakin...olmaz ki böyle...hay Allah!

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 07.08.2010 - 22:00

    Geldi deve çobanı(!)
    Sırtında da kovanı.
    Katık için şiire(!)
    Yumrukladı soğanı(!)

    Yağın bini bir pula(!)
    İster şura yol bula
    Ne demeli bilmem ki?
    Hem kel, hem de fodula(!)

    Her gün yazar bir destan(!)
    Tenkit alır, eş dosttan
    Cazgırlıkta söylerdi,
    Okusaydı ah Mestan(!)

    Fazla atma birader!
    Başkalara sıra ver!
    Ne kadar da yağlasan,
    Amir; 'yoktur sıra'(!) der.

    Herkese hayırlı geceler.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 34 tane yorum bulunmakta