Niye bu acele, nedir bu telaş
Yine bir su gibi akıp gidersin.
Yükün gayet hassas yavaş ol yavaş
Yolcuları yola döküp gidersin.
Geçti günlerimiz; şamata şaka
Acısı da oldu silkmedim yaka.
Yaşanmamış gibi yüzlerce vaka
Demek şimdi beni ekip gidersin.
Olur, olacağı varsa işlerin
Artsın artacağı kadar yaşların.
Umutların, hayallerin, düşlerin
Çoğunu peşine takıp gidersin.
Ömrün çoğu gitti azı kalmıştır
Sekiz on baharı yazı kalmıştır.
O aşktan yadigar sızı kalmıştır
Böyle için için yakıp gidersin.
Bir daha doldurdun diye süreni,
Nasıl düzenlerim sevinç töreni.
Sen hep böyle yenilerken çehreni,
Benden bir taş daha söküp gidersin.
Üç yüz altmış dört gün boğsan ihsana,
Kalan bir gün için darılır sana.
Biliyorum, yaranmak zor insana
Kim bilir kimlerden bıkıp gidersin.
Yaklaşınca seksen doksan yaşına
Sürükler alırsın oyun dışına.
İsmimizi; gah bir masa başına,
Gah mezar taşına çakıp gidersin
Değiştirme vakti gelir yatağı,
Kazma kürek kazdırırsın toprağı,
Onca yılda yaptırdığın konağı,
İki saniyede yıkıp gidersin.
Osman der seneyi boş ver cisme bak
Sahneden kaybolan onca isme bak
Dön bir dünkü, bir bu günkü resme bak
Ne diye takvime bakıp gidersin.
31/12/2018
SNCN
Kayıt Tarihi : 12.1.2019 13:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!