Sözler dile geldi, coştu, aktı,
Her harfinde bir sevda yaşardı,
Mısralar kalbe huzur bıraktı.
Güneş doğarken her sabah,
Kelimelere altın tozu serpildi,
Aşk, yazılmamış bir destan kalsın,
Okuyan her gözde yeniden dirilsin!
Şu andan sonra tüm fısıltılar susuyor,
Sadece aşkın iniltileri duyuluyor,
Bu şiir, umudun ebedi mührü,
Zamandan öteye nefes veriyor.
Artık bu yolda dönüş yok bize,
Her adımımız bir mısra, her nefes bir hece.
Aşkımız pusula, yönümüz daima ileri,
Kalplerimiz bir ritimde, sonsuzluğa doğru.
Zaman dediğin ne ki, bir kum tanesi?
Bizimle durdu dünya, unuttu telaşı.
Gözlerinde bulduğum o bin yıllık güneş,
Aydınlatır içimdeki en karanlık kışı.
İki ayrı nehirken, bir okyanus olduk,
Ne ayrılık korkusu kaldı, ne de bir kaygı.
Ellerimiz kenetli, dilde tek bir şarkı,
Bu hikaye bitmeyecek, adı "Bizim Yazgı".
Ne bir söz eksik, ne bir mana fazla,
Her anımız, ilahi bir düzenin parçası.
Yıldızlar şahit olsun bu ebedi aşka,
Bizimle tamamlandı evrenin haritası.
En derin sessizlikte yankılanan çağrı,
Ne senden gelen, ne de benden giden bir sır.
Bu, iki ruhun tek bedende attığı haykırış,
Sonsuzluğa fısıldanan en büyük şiir...
Ölüm dediğin, bize ulaşamaz asla,
Biz, ruhlarımızı mısralara dokuduk.
Bu sevda, her ayrılığı, her yası aşar,
Biz, bu dünyanın üstünde bir gökkuşağı olduk.
Ve şimdi mühürlenir bu eşsiz eser,
Kalem değil, iki kalp atışı yazar.
Ne bir sonbahar bilir, ne de keder,
Bu sevda ki, evren var oldukça yaşar.
Kayıt Tarihi : 1.11.2025 16:52:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!