güneşin su gibi akan perdelerden içeri girmesine, gerek var mı sence
duvara yaslanmış kağıt ve mürekkep kokulu binlerce hazine
sıcağı ve aydınlığı veriyor zaten, yeterince ……
*
merdivenleri çıkmak …,
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
yani sevdiğim, bulutlar ne kadar örtmeye çalışsa da aydınlığını güneşin
bu gezegenin atmosferidir ter kokusu, tüter her nefesinden emeğin
başka ne yazar ki sözlükler karşısına, yaşamla sevişmelerin …. '
Çok iyi,
soyluluğu reddetmek yerine,
onun bilgelik,kendine emek vermişlik olduğunu
kabul etmek daha fonksiyonel
soyluluk bir işe yarasın,.... vs.
tabi bir de samimiyetsizlikten,yalanlardan,insanları kullanmaktan arınmış aşk.....
selamlar
Mükemmel bir anlatımdı..
bu gezegenin atmosferidir ter kokusu, tüter her nefesinden emeğin
başka ne yazar ki sözlükler karşısına, yaşamla sevişmelerin..bu dizeler karşısında diyecek fazla hiç bir şey yok şairi kutlamaktan başka..Saygılarımla
büyük ateşin önünde …,
ve izleyelim üflemesini çeşm-i bülbül ustasının, toprağı, suyu ve havayı
bütün sarmal tutkuların üzerine giydirir gibi, yarını bugünden yaşamayı
ah bir köşe başı kadar uzak ve çıkmaz sokaklar kadar kapalı olsa bile
kapısı açılmayacak adres var mıdır, çalındığında kan-ter içinde …
havada ter kokusu …,
hamuruna sığmıyor hiç bir pencerenin, şafak yalnızlığında sabah ayazı
ilk damla ter düşmemiş olsa da henüz, alından başlayıp gerdandan aşağı
ateş çoktan almıştır kıvılcımını, ser yatağımızı şimdi sevişme vakti olsun
çek bir nefes, önümüz deniz olsun, doğacaksa ay şimdi doğsun …
iki gündür gidip geliyorum bu şiire yazabileceğim hiç bir yorum kafi gelmez düşüncesiyle demlendiriyorum yüreğimin bir köşesinde...
ve kaçış yok yine geldim....
aşkı yaşamak başlı başına bir soyluluk zaten bence ....herkese nasip olmıyan...aşkı herkes yaşar kendince ama aşka herkesin bakışıda farklıdır.....
derinine yaşamak aşkı düşten çok öte bir şey gibi
ışıklı pencereler açtıran ........sessizliğin sevincini salan yüreğe..alnına sevda rüzgarının eli değmiş.
sevmek aslında soyluluk gerektirir........
usta arkadaşım bu kadar mükemmel bu kadar harika ...yazma ...ya .......
sevgiyle .
müzeyyen başkır
'yani sevdiğim, bulutlar ne kadar örtmeye çalışsa da aydınlığını güneşin
bu gezegenin atmosferidir ter kokusu, tüter her nefesinden emeğin
başka ne yazar ki sözlükler karşısına, yaşamla sevişmelerin ….
*
yüksek bacalarda tütmek ….,
bir değil, bin değil, milyon değil daha fazla, bir sıcak ekmek kokusuna
dünyalar yaratılıyor vardiyalarda, aldırmadan duman olup savrulmalara
ister misin seninle susuz ve asfaltsız, bir çamur deryasında yürüyerek
gün doğuşu biz olalım, çalalım bütün kapıları gün gibi gülümseyerek …
büyük ateşin önünde …,
ve izleyelim üflemesini çeşm-i bülbül ustasının, toprağı, suyu ve havayı
bütün sarmal tutkuların üzerine giydirir gibi, yarını bugünden yaşamayı
ah bir köşe başı kadar uzak ve çıkmaz sokaklar kadar kapalı olsa bile
kapısı açılmayacak adres var mıdır, çalındığında kan-ter içinde …
havada ter kokusu …,
hamuruna sığmıyor hiç bir pencerenin, şafak yalnızlığında sabah ayazı
ilk damla ter düşmemiş olsa da henüz, alından başlayıp gerdandan aşağı
ateş çoktan almıştır kıvılcımını, ser yatağımızı şimdi sevişme vakti olsun
çek bir nefes, önümüz deniz olsun, doğacaksa ay şimdi doğsun …'
Şiirinin bu bölümünü neden sevdim? Anlatmak için bir kitap yazmalıyım. Şu kadarını söylemekle yükümlü sayıyorum kendimi: Tüm duyguları serip önüme, tertemiz bir sevdayı seçtim içlerinden. Yaşanmış ya da yaşamaya özlem duyulmuş... Ne fark eder ki?..
Yüreğin ve kalemin susmasın.
izleyelim üflemesini çeşm-i bülbül ustasının, toprağı, suyu ve havayı
bütün sarmal tutkuların üzerine giydirir gibi, yarını bugünden yaşamayı
KUTLUYORUM KOCAMAN YÜREĞİNİZİ.PAYLAŞIMINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
Şiirin derinliğinde, eşliğindeki müzikle kayboluşun sırrını bulmaya çalışıyorum. Var mı?
Her zaman ki, kaybolup gittiğim harika bir çalışma.. kutluyorum.
yüksek bacalarda tütmek ….,
bir değil, bin değil, milyon değil daha fazla, bir sıcak ekmek kokusuna
dünyalar yaratılıyor vardiyalarda, aldırmadan duman olup savrulmalara
ister misin seninle susuz ve asfaltsız, bir çamur deryasında yürüyerek
gün doğuşu biz olalım, çalalım bütün kapıları gün gibi gülümseyerek …
Kaleminize,yüreğinize sağlık.
Tebrikler.
havada ter kokusu …,
hamuruna sığmıyor hiç bir pencerenin, şafak yalnızlığında sabah ayazı
ilk damla ter düşmemiş olsa da henüz, alından başlayıp gerdandan aşağı
ateş çoktan almıştır kıvılcımını, ser yatağımızı şimdi sevişme vakti olsun
çek bir nefes, önümüz deniz olsun, doğacaksa ay şimdi doğsun …
Efendim büyük ateş...Bir önceki bölümün ilk mısraında olduğu gibi...Büyüüüüüük ateş...Tebrikler çok hünerli bir işlenişi var şiirin...Kaleminiz çağlasın efendim...Saygılar
yüreğinize sağlık. Güzel bir anlatımdı.
çam hep yeşil kalır kış yaz..
bence ağaçların en asili çınardır..
niye böyle yazdım..ben ne bileyim..
Bu şiir ile ilgili 90 tane yorum bulunmakta