Söylesene Hakim Bey,
İhanetin cezası kaç ömürdür?
Kalbimin altına saatli bir yalnızlık konulmuş.
Gitmiş biri için hâlâ nefes almak suç mu sayılır?
Ben onu sevmiştim, evet.
Ama onu değil, bana baktığında susan hâlini…
O susuşlarda büyüyen kehanetleri,
Ve şimdi onun yerinde suskunluk var,
Tüm cümlelerin celladı gibi.
Söylesene Hakim Bey,
Bir gidişin ardında kalanın suçu nedir?
Çünkü ben onun gitmesini affettim de,
Hiç dönmemesini kabullenemedim.
Sanık kürsüsünde değilim bu kez,
Ben mezar taşımı avuçlarımda taşıyorum.
Aşkı öldüren o elleri değil,
O ellerin bir başkasında nasıl sevdiğini yargılayın bana!
Bir gün döner mi diye değil,
Bir gün dönse de aynı olur mu diye bekledim.
Çünkü bazı yüzler,
Bazı gülüşlerin günahını asla temizleyemez.
Söylesene Hakim Bey,
Beni değil de bir başkasını seçmiş birine,
İçimde hâlâ iyi şeyler dilemek…
Bu da suç mudur yoksa akıl hastalığı mı?
Delil olarak sustuğum geceleri sundum,
Bir telefonun çalmadığı her geceyi…
Yastığa gömülen haykırışlarımı,
Ve kırık cümlelerle dolu mesajlarını.
Ama hâlâ beraat etmiyor bu kalp.
Hâlâ her çalan adımda onu sanıyor,
Ve hâlâ en çok,
Onun mutlu olmasını dileyen yanım acıtıyor.
Söylesene Hakim Bey,
Aşka tapan biri, ihaneti nasıl unutur?
Ben unuttum desem yalan,
Unutamadım desem gururum ağlar.
Ve o şimdi bir başkasının dünyasında,
Ben hâlâ içimde onun resmine çerçeve ararken…
Sizce bu, kaç yıl hapisle cezalandırılır?
Yoksa doğrudan kalpten infaz mı edilir?
Son kez soruyorum Hakim Bey,
Birini kendinden çok sevmenin kanunda bir karşılığı var mı?
Yoksa hepimiz,
İlk ihanetle ölen ama hâlâ yaşayanlardan mıyız?
Kayıt Tarihi : 15.6.2025 01:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!