Sormadan almam seni hayatından hayatıma. Kırıktır belki kalbin. Belki içinde tamiri zor yaralar.. benim gibi. Kalp kalbi sormadan ne kadar anlar, bilmem.
Sormadan sevmem seni. Ellerinin sahibi vardır belki. Belki tenine dokunan bir yabancı…
Hani yavan gözler
Sahte tenler
Yalan eller alıp gider de seni gece yarıları
Kıvranırım hiçlikle ama sormam.
Âşık bir yürek ne kadar yaşar bilmem.
Hani coşarım seni sevmekten kimi zaman, kırık kanatlarla uçmaya çalışır da düşerim dallarından hayatın. Sorma. Söylemem utancımdan. Nedenlerimi, niçinlerimi alır kaçarım karanlıklarına büyük kentlerin. Cam kadehler içinde yok ederim görmeyesin diye ellerimi.
Çekip ellerini tenimden uzak uzak kaçıyorsun ya terli gözlerimden, sormam. Sorsam söylersin de bulunuveririm saklandığım köşelerden, camlardan, türkülerden; buluverir beni aşk diye çok korkarım. Korktukça özlemim artar diye ürkerim.
Uykusuzum bilirsin, geceyi bilip gündüzü silerim yaşamdan da kimse göremez gerçeğimi. Şaşkın bir palyaço misali tamamlayıp günleri, tekinsiz gecelere yığarım yüreğimi. Sana dair sevdalar biçerim kendi karanlığımdan. Haberin yoktur, nasıl uyar yüreğine, kirsiz yalnızlığım. Kıyamam, söyleyemem bu yüzden. Yanına sessizliğimi bırakır, gecelere kaçarım kimsesiz. Ardıma dönüp bakmam. Baktığımda baktığını görürüm de dönerim geri diye korkarım.
Neden gözlerine bunca dadandığımı sorma. Neden içine girip de çıkmak istemediğimi. İçinin ne kadar güzel olduğunu sorma. Ben söylemem. Sen bulasın diye, sen bulup da gülesin diye söylemem.
Sormam, dokunurken bana neden utandığını, çekindiğini. Neden sevişmeleri sevdaya konduramadığını. İçine işledikçe bakışlarım, kaçıp kaçıp ötelere gittiğini sormam. Söylersin de iyice yerleşirsin yüreğime diye korkarım, çok korkarım bu yüzden hiç sormam.
Yıkılıyorum bana her dokunduğunda. Yıkılmış bir yürek ne kadar fark eder yaşamı bilmem. Saçlarım, tenim, ellerim ellerin kokar ya bir zaman, yıkılırım ortalık yerlerde gülen gözlerimle, yalanlarımla, sevdamla, kibrimle, sorma… Söylersem kaçarsın ardına bakmadan, gidersin belki diye söylemem.
Ben sana senin duymadığın zamanlarda fısıldarım “sevgili” diye, “kal” diye, “birimsin” diye. Ben sana hiç görmediğin zamanlarda bakarım tam istediğin gibi. Ve ellerimsiz dokunurum sana yanımdayken bile.
Hani hayata bağlandım ya sıcağında. Bakma! Aslında, hala bazen ölüm süsü verilmiş intiharlar arıyorum kendime. Kalmak ve gitmek kaygısı içinde savruluyorum bir yerlerde, bir yerlerinde. Kalmak senin adın olsun, gitmek benim diyorum da, kalmak için bahaneler uyduruyorum kendime. Sorma gitmeye neden bu kadar sevdalıyım. Sorma sana neden bu kadar sevdalıyım. Utanırım ben, utanırım söylemem. Kırılır hepten dağınık yüreğim diye söyleyemem. Hep kal diye, gitsen de dönüşün olsun diye söylemem, varlığın dururken sensizliğe şiirler yazamam çünkü ben.
Ben hep sevdada değildim. Ben hep deli, biraz uçarı, biraz hüzünkardım hayata, sana kadar. Kokunu bildim de o zaman duruldum belki. Durgunluğum işte bundan. Anlayasın diye söylüyorum ya, sen yine de sorma hiçbir şey.
Hani ben acı çekerken senin de acımış gözlerini gördüm. Sessizce süzüldüğünü bildim içime. Hani acıma dokundun ya bir gece yarısı bir bakışla, ben senin bana geldiğini sandım o bölünmüş gecede. Umarsız kıvrılmış oturuyorduk yan yana. Dokunmasız sözsüz. Söz bitmişti çünkü ten başlamıştı, yürek başlamıştı. İşte o gece ben yeniden başlamıştım kendime seninle. Ama sorma bana neden diye.
Biliyorum artık apansız çekip gitmelerin var ve darbeli umutların senin. Sormam. Hangi kırgınlık, hangi söz, hangi ten yaraladı benim kıyamadığım yüreğini. Sormam. Söylersin de eksik kalırım yanında, uzanamam içine, yok edemem de umarsızlığını kendime küfrederim aynalarda diye sormam.
Sormam artık san seni. Hiç sormam korkma. Ben kendi sevdamdan geçmeden, senin sevdanı bilmeden gidiyorum gecelere, kabullenip gerçeği ama umudu yitirmeden.
Ve aklımdan sana adanmış bir şiir geçiriyorum büyük şehirlerin kalabalık sokaklarından geçerken hiç durmadan..
Suskun gecelerin eksi karanlığında çalkalanırken geçmişim
Örteyim yalnızlığını usulca, izin ver bana…
git-geller ortasında
kimsesiz adalardır şimdi gözlerin
yokluğun zamanın ardına düşmüş bir kıta
sesi kesildikçe umudun
ağıdı artıyor yüreğinin.
ve ben belki de
sadece mutsuz seni arıyorum
yanıma almak için
sevip de hüznünü yok etmek için
hayatı sana yeniden sevdirmek için..
gözlerin gülsün diye hep
sarayım hiçliğini kimsesizliğimle, bana izin ver.
en uzak iklimlerdedir şimdi yitik sevdaların
zaman geçtikçe
nefes almak daha bir zor
anlatmak anlamsız olur bilirim
ve belki de ben
gerçek seni arıyorum sıkılgan, saklı gülüşlerinin arasında
mutlu etmek için…
seni bulmama izin ver
şımartayım o kocaman çocuk yüreğini…
Hani bazen dalıyorsun ya gözlerimden içeri. Sormam bana neden geldiğini. Sadece oturur severim seni yerli yersiz, yaşamın içinde ama hep nefessiz.
Sana beni sormam
Sana seni sormam korkma
Sadece oturur beklerim ne beklediğimi bilmeden sessiz sedasız..
Kayıt Tarihi : 4.11.2008 10:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ki be vakt-i cân siperden be-sereş resîde bâsî.
ne mutlu o aşığa ki dünyadan göçeceği an başının ucunda senin gibi bir yâr bulur
Örteyim yalnızlığını usulca izin ver bana...
Yüreğine sağlık,kutluyorum seni...Sevgiyle kal
harika bir anlatım dı..
duygu dolu/içten...yaşanmışlıkların/yaşanacakların sorgularında...
yüreğinize sağlık..tampuan..tşk.ler..
TÜM YORUMLAR (6)