Sonsuzluk Yazgısı Şiiri - Kudret Alkan

Kudret Alkan
26

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Sonsuzluk Yazgısı

Büyük bir hastalıktır, şiir yazmak.
Ansızın uyanırsın, ölümden kalma gecede.
Sevgilinin yokluğuyla göz göze gelirsin.
Bir sığınak ararsın, orada.
Dertleşmek ve paylaşmak istersin, içindekileri.
Ama bulduğun sadece aldanmışlıktır.

Bu yüzden hayaller yetersiz gelir, sana.
Kovalayacak zerre kadar umut kalmamıştır.
Gün yorgun, gece vicdansız.
Elleri kanayan bir çocuk.
Olgunlaşmadan gözlerini hayata açmış.
Ölümün dikenleri batmış, narin parmaklarına.

Derine inen bir aşkı, ölüm bile çözemez.
Çünkü yüksektir, aşkın bulutları.
Gözlerde bir sağanaktır, o.
Rüzgarlara yön veren paylaşımdır.
Kovaladığımız senelerin harçlığıdır.
Ömür boyu bitmek bilmez, yürekteki ayrılık.

Gözlerine bakarken, neler hissettiğimi kimse bilmez.
Bazen kendinde olmayan ruh halleri.
Bazen bilinçüstüme çıkan bir sevgi rüyası.
Tozlu ve bulutlu gerçeğin üstü.
Çünkü sen olmuş, bütün boyutlarım.
Hiçbir kapı kalmadı, sensizliğe açılacak.
Her taraf senin dünyanla çevrili.

Ayrılıktır bu, adında gizli bir mana.
Tıpkı kurşun değmiş ten gibi.
Bak nasıl da süzülüyor, yağmurun gövdesi.
Hıçkırıkla sarıldığımız cenazeler geliyor, aklıma.
Her şey, mendilin kumaşında saklı.
Aktıkça gönlü büyütüyor, yıkılmış gözler.

Yıllar var ki, unutulmaz birer maceraperest.
Seni keşfediyor, yaşam alanlarım.
Pay biçiyorum, senden gelenlere.
Öğreniyorum ve öğretiyorum, bağımlılığımı.
Örneğin bir gül alıyorum, akşamın kör saatinde.
Ya da elimde binlerce şarkının melodisi.
Sana uzanan düşler kuruyorum, yaşam soframda.

Sen mumum gölgesinde kalmış bir ışık.
Ben ise, gölgeyi aydınlatan bir güneş.
Hangimiz daha ıslak, daha vahşi?
Ya da hangimiz daha bencil?

Biliyorum, çok dağınıksın kendi içinde.
Saçların taranmamış, makyajın da yok üstelik.
Eğitici bir depresyona girmişsin, anlaşılıyor halinden.
Sakın pes etme, devam et, hayatta yürümeye.
Yağmur damlası gibi hafifleyeceksin, bir gün.
Biliyorum, çünkü ben de yaşadım o günleri.

Bırakma kendini, hayat denen çelişkiye.
Bütün mekanlarda adın geçsin, çünkü sevdiğimsin.
Çünkü her yer seni konuşuyor, bende.
Neden hayata yansımasın o sıcacık gülüşün?
Neden anne olayamayasın, soğuk bir gecede?
Düşün, dünyayı ne kadar ısıtabileceğini.

Ölümün en büyük babasıdır, ayrılık.
Bir evlat gibi yetiştirir, karamsarlığı.
Her yer ışıkla doluyken, ansızın karanlık çöker, insanın içine.
Bir anda dünya alt üst olur.
Keşke yıkmak kadar kolay olsa, yapılandırmak.
Keşke ölmek kadar kolay olsa, yeniden sevebilmek.

Yastığımda geçmişe dönük göz yaşları.
Kılıfında duygusal seslenişler.
Teselli bulamadığım düşler.
Neden her yer bu kadar ıslak?
Neden ayağım kayıyor, hayat yolunda?
Hiç kimse tutmuyor, elimden.
Anlaşılan yalnızım, ayrılık denen kalabalıkta.

Sizce de haksızlık değil mi?
Bir kişiye karşı, sonsuzluk.
Dört yanını sarmış duvardan insanlar.
Parça parça koparıyorlar, seven anlarını.
Sonrasında büyük bir boşluğa kapılıyorum.
Yürek dümdüz, ruh ipince.
Elde avuçta sadece kör avuntular.
Bir de mahkemem var, yarına çıkacağım.

İnsanlar sarmış, çevremi, gönül gözümü.
Artık yakından bile göremiyorum, seni.
Hakim dinliyor, ben anlatıyorum, hiç durmadan.
Yaşadığım kadını, sevdiğim anları anlatıyorum, tabii.
Herkes suskun, herkes bir o kadar kıyıcı.
Sığınmak istiyorum, her tarafın acı bile olsa.
Kaçmak istiyorum, yapaylıktan, sevgisizlikten.

Elbet bir karar verilecek, bugün, bu salonda.
Arada bir uğultu kopuyor, tıpkı yazgımın seslenişi gibi.
İnsanlar idam ettirmek istiyor, beni.
Suçum sevmekmiş de, haberim yokmuş.
Kararı verecek olan juri vicdansızca bakıyor, bana.
O an anlıyorum, sevginin ölümsüz olduğunu.
İnsanlar boş, umutlar dolu, çocuklar coşkulu.
Aklıma eski günlerimiz geliyor.
Her zaman yaşadığım, inişli çıkışlı anlar.
Yüreğindeki yiğitliğe dönüştüğüm günler.
Gözlerindeki uykuya dönüştüğüm geceler.

Sonunda açıklanıyor, karar.
İdamın en kralını alıyor, gönüllerin masumu.
O an, yüreğim kuş gibi hafifliyor.
Daha çok sever oluyorum, seni.
Bana iyi olmayı gösteren kişiliğini hatırlıyorum.
Tutukluyorlar, götürüyorlar, yeni bir bilinmezliğe doğru.
Anlıyorum ki, ben yaşıyorum, ardımda kalanlar ölü.
Çünkü sevemeyen neden yaşar ki, Tanrı hudutlarında?

Yalnızım, hücremdeyim, umut doluyum ama.
Bekliyorum, zamanın geçmesini.
İdam sabahı gelecekse gelsin, artık.
Çok yaşadı bu gönül, bana yaşattıklarından sonra.
Şimdi ayrıyız, bu yüzden ölüyorum, her an.
Son kez öleceğim günü bekliyorum.

Bir sabah vakti, teslim oldu ölüme.
Başı ve göğsü dik, sadece uzaklara baktı gözleri.
Geleceği ayrılıktan koparıyordu, kanımca.
İnsanların yuh sesleri arasında,
Kendi kendine konuşuyordu.
Son arzusunu sordular, utanma bilmeyenler.
'Seviyorum ve seveceğim.' dedi.
'Bundan daha büyük hangi arzu olabilir ki? ' dedi.

Ne o gün öldü, ne de ondan sonra.
Yazgı onu öldürmeye çalışmıştı.
Ama bilmediği bir şey vardı.
Ölen yalnızca kendisiydi.
Çünkü aşk,
Sonsuzluğun yazgısıydı.

websitem : www.kudretalkan.com
Facebook : https://www.facebook.com/kudretalkan1980
Twitter : https://twitter.com/kudretalkan_

Kudret Alkan
Kayıt Tarihi : 6.11.2008 07:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kudret Alkan