bir yalandı ağız tatlarımız gibi
ilk yaz fırtınalarının sırrına bir uçurtmalar varırmış
bizse mahzunluğumuzla üstünü örtmüşüz hep meğer
dilbaz sevdalarımızın uçuculuğunun
en küçüğünden en büyüğüne
ölümsüz sandığımıza kadar
insan sevdalandıkça lekelenirmiş
kopan takvim yapraklarına dost hüzünlerle
şimdi ne küçükken uğunduğumuz renkli taşlarımız
ne gözlerimizi kumrular gibi yollara çakıp bekleştiğimiz
o en tatlı umudumuzun çıkıvermesi köşeden
gözlerimizin içine gülerek toprağın en gevrek kokusuyla
konuğu olmak için emeğin yontusu bir kara sevdanın...
ümidim olmasa taşır mıyım
kızgın nehirlerimi gözlerime
sen ki
nehirlerimin birleştiği deniz
sen ki
boğazımda düğümlenen siyah gelincik
sen ki
yarına kaygısız evleri özleten güzelliksin...
bıldırcın sürüleri gibi gel
doldur bütün takvimlerimi
fırsat vermeyelim zamana
yalnızlıklarımız da sevişsin
yatağında tutkularımızın...
beni unutman bile öyle güzel ki
keşfedilmemiş acılar çektim
ve bana sadece
ikimizin bildiği şarkılar söyle
sana acılarımla eşlik edeyim
ruhum boydanboya portakal çiçeği kokulu nefesinle sevişsin
beni o anki halimle değil
anılarımla ve geleceğimle al içine düşlerinin...
aklımdasın
sonsuzluk kıskanır seni düşünme ayracımı...
Kayıt Tarihi : 9.4.2011 00:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kağan İşçen](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/04/09/sonsuzluk-kiskanir-seni.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)