Sonsuz ecelin kinaye si
Önce ay ilişti geceye tüm haşmetiyle..
Sonra, bir yıldız konakladı ayın kirpiklerine..
Daha sonra, Züleyhanın gözleri düştü odanın penceresinden içeriye..
Avuçlarımda çiçek tarlaları, buğday başakaları geçiyordu..
kızıl gelincikler, ince boyunlarını yele veriyordu..
Geçiyordu gece, saatler geçiyordu..
Çöl kumları, gözlerime doluyordu..
Aynaya dönüyordum yüzümü, yüzüm yüzünü görmüyor, ayna kör oluyordu..
Görüyordum, Anka kuşunun tüyleri yanıyordu
Duyuyordum,
Aşk bir fotoğrafın arkasına gizlenmiş, Yusufu anlatıyordu..
Ben susuyordum!
Susmuş yanlarım, şiire ağlıyordu..
Ateşin öfkesi kabardıkca ellerime sıçrıyordu,
"Dur!" diyordum "daha hazır değilim yanmaya",
Kimse sesimi duymuyordu..
Anka küllerini odaya saçıyor,
Ben yanıyordum..
Ayna kırılıyor, parçaları ayaklarıma batıyor du..
Yaşlı bir gölge, çok ötelerden getirip ruhunu, ruhuma vuruyordu..
Gök gürültüsüyle birlikte, aşkın göbeği çatlıyor,
Şeytan nefessiz kalıyordu..
Görüyordum;
Odanın bir köşesinde Züleyha, sesizce ağlıyordu..
"Ah Züleyha, ay ışığının haresi! sonsuz ecelin kinayesi,
Kapa gözlerini Yusuf yok odada, kuyu değil burası..
Yada sus ağlama" diyordum "ağlayacaksan da aşksızlığa ağla..
Bak bu gece, bu odada, aşk yeniden doğdu!..
Beni kül etmek pahasına."
Nimet Öner
Nimet ÖnerKayıt Tarihi : 16.12.2018 21:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!