Sonra zor toparlar insan..

Hüseyin Demircan
3314

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Sonra zor toparlar insan..

ürperir adam derisi
türbeye varıp barınsan
çarpmasın cini perisi
sonra zor toparlar insan

gökte kuşu bile uçar
bu meyan da kişi naçar
az düşün ip ucu kaçar
sonra zor toparlar insan

oynat eklem ile mafsal
nefsi kah frenle kah sal
bunalım geçirme ruhsal
sonra zor toparlar insan

git diyor mu kadın aksi
ya bin ata tut ya taksi
inmesin başına saksı
sonra zor toparlar insan

yanar acı ile gırtlak
kebabını yeme bartlak
akşam üstü görse hortlak
sonra zor toparlar insan

döş deşip dalağı yırtar
dersin abi beni kurtar
ansızın o geri fırtar
sonra zor toparlar insan

yar uzakta gönlü yasta
sana zehri ele pasta
gurbetinde düşme hasta
sonra zor toparlar insan

şurda daha ne ki bunlar
kahkaha kulakta çınlar
çek bıçağın içre kınlar
sonra zor toparlar insan

cepte ki para nanay az
dersin ah be şart bana yaz
zemheride yersin ayaz
sonra zor toparlar insan

gösteripte şimdi rıza
kim kanar şeker sakıza
aşık olma sen bi kıza
sonra zor toparlar insan

çatının üzeri belir
çıldırıpta sanki delir
kafa az gidipte gelir
sonra zor toparlar insan

ambarın yok ürün irat
dünya göz alama murat
değişir bu çehre surat
sonra zor toparlar insan

kendi sınırı kal aşma
varıp okura ulaşma
şiir işine bulaşma
sonra zor toparlar insan..

Hüseyin Demircan
Kayıt Tarihi : 29.10.2015 22:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hatice Ak
    Hatice Ak

    muazzam bir hiciv olmuş...bizim çocukluğumuzda yani bir elli yıl kadar önce yatırlar, türbeler çok saygın ve mübarek yerlerdi, gidip kimse bez bağlamaz, ondan medet umarak dilek dilemez ama Allah'ın kelamını ve duasını eksiltmezdi o mübareklerden...

    Bizim köye yakın bir yerde de vardı böyle bir türbe ama içinde yatanların kim ya da ne olduklarını, türbenin hangi vakitte yapıldığı veya kim tarafından yapıldığı hususunda bir bilgi yoktu...Özellikle göç zamanlarında sabaha karşı oradan geçmek gerektiğinde rahatsız etmemek için olabildiğince sessiz ve saygılı geçilir gidilirdi yoldan...

    Ayrıca etrafı içi, dışı çok temiz ve bakımlı olurdu her zaman, bir kere ben de girmiştim o türbenin içine, içeride değişik bir iklim vardı sanki, serin ve mistik bir hava...Aynen şiirin ilk öbeğindeki gibi bir ürperti hissetmiş ve ardıma bakmadan uzaklaşmıştım oradan ama fiziksel olarak gördüğüm, üç tane mezar ve her birinin ebadı birbirinden farklı olmasıydı...

    İnsanları ne zaman inançları hususunda akımlara ayırmaya başladılar işte o günden bu yana her türlü inançta bir sığlık, basitlik ve yozlaşma başladı...

    Samimiyetten uzak ve yalnız insanlar, hem de kalabalıklar içinde gelişen ve büyüyen yalnızlıklar...

    Tüm tespitlerinize harfiyen katılıyorum...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hüseyin Demircan