SONBAHAR ŞİİRLERİ

SONBAHAR ŞİİRLERİ

Kemal Tağa

Eylül'ün on beşinde
Bir sonbahar mevsiminde
Çırılçıplak doğmuşum
Gözümdeki yaşlar
Ne içindir bilinmez
Belki onlar ilk günden
Bu hayattan korkuşum
..

Devamını Oku
Kemal Tağa

Eylül'ün on beşinde
Bir sonbahar mevsiminde
Çırılçıplak doğmuşum
Gözümdeki yaşlar
Ne içindir bilinmez
Belki onlar ilk günden
Bu hayattan korkuşum
..

Devamını Oku
Seval Kemertaş

Kuşların üşüdüğü bir sonbahar sabahı
Kaldırımlar ıslak,deniz dalgalı
Hırçınlaşmış martılar sanki kavgalı
Bir ben varım rıhtımda gözleri yaşlı

Yıldızlar güneşle yummuş gözlerini
Ay bulutların ardına saklamış kendini
..

Devamını Oku
Nezaket Toraman

Mevsim artık sonbahar,
Gelmene ne gerek var..
Açılan yaraların,
Sürdüler merhemini..
Unutturdular seni!
Sende artık unut beni
Çok bekledim gelmedin,
..

Devamını Oku
Selçuk Yazıcı

sonbahar diyor bak bu rüzgar

hem de en son bahar

hiç olmadığı gibi

bu sene son
..

Devamını Oku
Serkan Erkan

Ilık bir sonbahar akşamı,
Gök karanlık ay alacalı.
Yüreğim aşka susamış,
Ilık bir sonbahar akşamı…

Bilmiyorum sen nerdesin,
Ben aşkımızı gömdüğüm yerdeyim.
..

Devamını Oku
Utku Eser

Bir zaman seli içinde
Akıp gitmekte varmış kaderde
Artık bu ağıt dolu kör kütük
Yaşam bende anlamsız
Ölü bir sessizliğin koynunda
Verirken en güzel yıllarımı
Bir sonbahar mevsimiydi
..

Devamını Oku
Şuayip Reşadoğlu

Sonbahar benim mevsimim;
Cekinme yaklas;
FIRTINADAN korkacak degilim;
KASIRGA bana; sarmas,dolas…..
Once, usulca bulutlara CIKALIM;
Sonra,Ister yagmur ol;
Istersen dolu veya kar;
..

Devamını Oku
Saadet Beyaz

Yine geldin sonbahar
Hasretinden ölmemiştim halbuki...

Ayrılığın pençesine tutunmuş
Küllerimden ateş alırken
Geldin çattın yine
Savurdun beni ıssız çöllere...
..

Devamını Oku
Kürşat Taşdemir

Şenyurtta daha bir güzeldir sonbahar.
Kelebekler gibi uçuşan yapraklar.
Fırtına gibi esen, ruh ısıtan firari rüzgârlar.
Ve bir daha ki baharı umutla bekleyen ölü teninde yaşayan ağaçlar.
..

Devamını Oku
Muammer Çakır

Buğulu gözlerin yüreğimde güvercin
Bir sonbahar gecesi gelde yüreğime in
Kırçiçeğimsin benim baharımı şenleten
Zerre haz vermez bana ne gül ne de yasemin
..

Devamını Oku
Kağan İşçen

yüreğin durmayan saati sanki hep sana ayarlı.kuşlara hep yitik buruk baktım bu yüzden.sensizlik aslında ağaçların ve kuşların ölüm uykusudur. bu yüzden belki de ikimizin göğünden de aynı yıldız kaymış gibi hayalin caddelerde soluk yıkık.sanki ağzın gökyüzüne değmiş de sen öyle konuşuyorsun.sesin oradan almış güzelliğini.ben senden hep ayrı köpüklerden ve tuzlardan bir alevim unutma.kuyuda unutulmuş bir taş sessizliğine gömülü bir avareyim konuşkanlığında aykırı rüzgarımızın.gözlerinin ılıman göğünden acıya yatkın yüzüme nasıl yağmurlar yağıyor unutmak formüllü.birbiriyle kesişen yolların inatçı tutunuşu gibi acabalara.gerisi trenlere ağlamayı paylaşmak hay huy içinde.birleşen hayatların bir gün biteceği üzerine yazılan senaryolara aldırmadan.kısa donlu günlerin özlemiyle dolu zamanları yaratarak öpüşlerimizde.
hep alışıktım ayrılığa bir de göklerine gözlerinin. suçluyum anlatamadığım için büyüklüğünü acılarımın. ardımda sarı ışıklarıyla yalnızca şehir.yüzüme ne olur iyi bak! niyetinde bile aşk var değil mi? sen kendini hep başka bir ülkeye iteceksin biliyorum.
artık sonbahar.sokaklar serin günlerle dolu.yalnızlığımla ve kuşlarımla üşüyebilirim.yalnızlık vahşi bir at gibi asi ve kederli...
..

Devamını Oku
Vehbiye Yersel

Askerler Seni Dilenci Sandı
 
 .Devamlı sokak kapısının eşiğine oturur,gidene gelen bakardım.küçüktüm Daha okula başlamamıştım.paraları da tanımıyordum.hepsinin adı 5 kuruştu benim için. 
 Parayı elime aldığım gibi,ana caddede Cemil amca vardı,leblebisi meşhurdu.ben devamlı kırık leblebi alırdım,çok geliyor diye,nohut taneleri ikiye ayrıldığı için çok görünüyordu.Amca bana 5 kuruşa leblebi verir misin derdim,adam beni tanıyordu,hemen hemen her gün ziyaret ederdim.ver bakayım parayı Şah amcanın kızı,elimdeki parayı verirdim,o zamanlar kese kağıdı filan yoktu.mendile veya ceplerimize korduk.aç bakayım ceplerini derdi.10 para ile kocaman 2 cebim dolardı,artanı da eteğime boşaltırdı.işte yine böyle bir gündü.leblebimi aldım eve geldim.büyük ablamın canı çekti,benden biraz istedi,vermek istemedim.ağlayarak,gerisin geri sokak kapısına gittim oturdum.mevsim sonbahar olacak ki kapımızın önünden geçen iki askerin elinde üzüm vardı yiyorlardı.benim ağladığımı görünce ellerindeki üzümün bir salkımını bana verdiler. 
 O kadar sevinmiştim ki,koşarak eve çıktım.annem üzümü görünce bu nereden geldi? ...kim verdi? diye sorguladı 
 Kapının 0nunden geçen askerin verdiğini söyleyince,haline bakıp da, seni dilenci sandılar.dedi 
 o günü halen hatırlıyorum.Her şeye rağmen çocukluk yıllarımı özlüyorum,o günler çok güzeldi,evimiz hiç boş kalmazdı,anneannelerim,babaannem,dikiş için gelenler,dünürler,akrabalar,yakın komşular.stres nedir bilmiyorduk. yalnızlık nedir bilmedik,şimdi hayret ediyorum,örf ve adetlerimizi unuttuk....Herkes yalnız yaşamayı seviyoruz.televizyonlar,bilgisayarlar,sanal arkadaşlıklar,akraba ve yakın dostların yerini aldı. 08.07.2008
 
 Vehbiye Yersel
..

Devamını Oku
Mutlu Çelik

Saçın ağarmış koca çınarım
Sonbahar gitti gücendirerek.
Ben sana kızmadım, yanlış anladın
Bahara bozuldum gitti diyerek.
..

Devamını Oku
Murat Serdar

Gök bileklerini kesti, ıslattı saçlarımı,
Toprağa birikip çamur oldu, kalbimin vuruşları.
Olmazsa altında öpüşen, iki taze sevdalı
Her sonbahar boşa akar, Tanrı'nın gözyaşları....
..

Devamını Oku
Kağan İşçen

sonbahar kollamada güneşi
sokaksa gülüyor ona
buluta söz geçer mi ki
..

Devamını Oku
Uğur Terzi

Bir sonbahar bulutunun
İçinde saklı gözyaşlarım,
Ağlamak istemesem de
Yağmur misali
Gözlerimden akar damlaları,
Yağmur yağarken.
Bir sonbaharın hüznünde saklı
..

Devamını Oku
Su Eda Gümüş

Her şeyden, en yakından daha yakınken birbirmize dolanıp sarmaşıklar gibi göğe açarken, göz yaşlarımın tuzu karıştı toprağımıza. Sonbahar bile gelmemişti, mevsim ilkbaharın yaza göz kırptığı zamandı. Dallarım yapraklarım kuruyup parçalandı. Ben boy verirken ellerinde, sen hiç acımadan birer birer kırdın dallarımı. O kadar acıttın ki canımı hiç beklemediğim anda ellerinin mi yüreğinin mi hoyratlığına uğradım. İlkbaharın en sıcak gününden sıcak, en az yaz güneşi kadar yakıcıydı birbirine tutunan ellerimiz. Yüreğimdeki ateşti dolaşıp, parmak uçlarıma uzanan. Sıcaklığın o çekiciliğine boyun eğmiş, eğmek ne kelime boyun kesmişti yüreğim. Öyle sıcaktı ki aramızdaki o bağ, güneşi kıskandıracak kadar. Sıcaklığın yakınlığı yakın etmişti bizi. O ki kelimelerle anlatamam. Ta ki sen içimde seni saran sarmaşıkları ayaza satana kadar. Dolu olup üzerime yağana, beni talan edene kadar. Toprağımdan dalımdan ayrı kurudum, parça parça savruldum. Hayat süren bir filiz yok artık bedenimde. Yüreğimde bizden geriye kalan bahara kanmış bademlerin kırgın soğukluğu var. koca bir dağ gibi duruyor aramızda. Yaktığın hiçbir ateş ısıtmıyor onu,.. Şimdi pişmanlık ateş gibi yanıyor içinde. Ne yazık ki koca bir dağı eritmeye yetmiyor.
..

Devamını Oku
Kalbi Bahar

Benim mevsimlerim,
oniki ay hep bahar...
mutluysam, ilkbahar...
hüzünlüysem, sonbahar....
..

Devamını Oku
Osman Demircan

Güneşin doğumunda yoktun. Yağmurlar ılgıt ılgıt yağarken sokaklara, parmaklarım ıslanırken sen yoktun ellerimde. Şiirlerimin duygusu sendin; fakat ezberimde yoktun. Acıların vardı, mutluluğun yoktu. Mum ışığı, şarap, masa örtüsünün dantelleri vardı. Sarhoşluğumda sen yoktun. Nemdin duvarlarımda, yıkıntılarımda ise yoktun. Gümüş tepsilerde, altın varaklarda senin güzelliği vardı; fakat muhabbetin yoktu. Aşkın bir bıçak keskinliğinde yanımdayken, damarlarımda sen yoktun. Ruhum gibi beni terk ettin ey sevgili. Oysa ilacım sensin dedim seni hap niyetine içtim. Nerden bilecektim ki aslında intiharımın altına senin ismini yazdığımı. Senin yanına yürek bavuluma en şık duylarımı alıp gelirken, nerden bilecektim beni çırılçıplak ve üşüyen bir yürekle ortada bırakacağını. Seni çiçekler dolusu bir ağaç gibi severken, nerden bilecektim köküme kibrit suyu döktüğünü. Seni sevdim, tıpkı ölümü seven bir militan gibi. Nerden bilecektim senin gülüşünle, çiçeklerle, saçlarınla, gözlerinle işbirliği yapıp aşkın daracağına göndermek istediğini beni. Sorma bana nasılsın diye şimdi. Seni kalbimde saklarken, bunu başkaları değil en iyisi sen bilmeliydin. Dün gece yüreğim acırken, sen uyudun mu yoksa? Seni bu kadar severken, senin için saçlarımı yolarken, senin kuş tüyü yastıklarından sıcak memleketlere bir kuş gibi uçup gideceğini ve bir başka omza konacağını ve ne rüyalarında ne de hayallerinde bana yer vermeyeceğini nerden bilecektim.Ey sevgili dünyamın en karanlık anında bile dopdulu seni yaşıyordum. Dolunay gibi beynimin içinde parlıyordun. Bir insan hiç güneş görmüyorsa, mum ışığını güneş sanırdı. Seni gördüğümden beni güneş bir kibrit alevi, ay mum ışığı gibi olmuştu. Senin yanında zanlar ve sanmalar içinde yaşamıyordum. Senin yanında kendim olmanın mutluluğunu, yanında olmanın huzurunu yaşıyordum. Yaşamlar içinde yaşamlar yaşıyordum, üstelik yine de gençlik heyecanımı yanında hiç yitirmiyordum. Nerden bilecektim beni bir kalemde silip atacağını. Nerden bilecektim her renkte sonbahar yaprakları gibi yollarına düşerken, beni ezip bir başkasına gideceğini.
..

Devamını Oku