Bir sonbahar akşamıydı
Seni hatırladım
Mazeretim de vardı, üşüyordum.
Sıcacık tenine hasret kollarımda
Olmanı diledim bir an
Benimle olmanı
Anladım
..
Penceremin önündeki kavak ağacı
döküyor yapraklarını
Hayatın akışına inat
yapışmış ağacın can damarına
kimi kuru yapraklar
Elbet dökülecekler
daha sert bir rüzgar gerek
..
Hayat geçiyor ne kaldı geride
Islak gözler,yaşlanmış beden, sonbahar yaprakları üşümüş ağlıyor yine
Kalbimizde yanan kırmızı ışık sarıya döndü
Sonbahar rüzgarına karışıp, derbeder oldu
Beyazladı saçlar,kırıldı yürekler
Heyecanla gelecek kırmızı ışığı arıyor
Beden yaşlansa bile kalbimiz kırmızılıkta huzur buluyor
..
Misal, Bu Sonbahar Aşıksan Eğer,
Gel Beraber İstanbula Bakalım
İstanbulum Sensin Benim;
Gel Beraber Sana Bakalım.
Misal, Bu Sonbahar Aşıksan Eğer,
..
13.07.2000
Pınar Ablam'a işafen...
Havada ağlayan bir rüzgar...
Belli, mevsimlerden sonbahar !
Son yemişlerleriyle beli bükülmüş dallar
Sökün etmede buradan da kuşlar.
..
Sabah gözümü açtım. Yine sen çıktın karşıma bi sonbahar vurgunuyla. Yağmur yağıyordu öyle ıslatıyordu ki kalbimdeki kapanmamış yarama. Yüreğim senin selinde boğuldu. Gözlerimde hayalinle dolaştım her yerde ……
Seni sevmek ne kadar kolaydı. Gülüşün yeterdi kalbimde küçücükte olsa bir yer etmeye. Ama sevmek kadar kolay değil unutmak …… Etle tırnak kopamazsa birbirinden bende senden ayrılamıyorum o kördüğüm olmuş kalbimde. Çayımın şekersiz tadı yok, hayatımında sensiz.
Yaşamak meşakkatli iş sen yoksun yaşamak güzelde yaşadıklarımı anlatacağım biri canım dediğim, içiminde bir parça olmadıktan sonra neye yarar mutlu bir an geçirmek….
Yaşamak kolaydı yanımda varlığını hissettiğim zamanlarda, bilirdim en kötü anımda birinin omzuna yaslanıp ağlayabileceğimi, sevinçlerimi çocuk edasıyla anlatabileceğim yanımda birinin olduğunu, beni benden çok seven biri….. her şeyi paylaştığım, soluduğum havayı, yürüdüğüm yolları, yaralarımı saran, beni ben olmamı sağlayan biri….
Korkmazdım düşsem de kalkardım cesurca bilirdim sen vardın arkamda. Düşünmezdim, dalmazdım derinlere…. Çaresiz kaldığımda bi lafın vardı “çaresiz kaldığında çare sensin” diye. Ben çareyi sende sonra kaybettim. Sen yaşama telaşımdın, tartışmanın bile bu kadar tatlı olduğunu bana öğretendin.
Şimdi olsan bana bakıp kızardın bu ne hal diye. Ben seni öyle sindirmişim ki içime her an içimde yaşıyorsun benimle. Sen yanımda değilsin ama biliyorum hep kalbinde taşıyorsun beni.
..
Sevda ateşini, habersiz yakan deli gönül...
Hayat ceza kanununun,sonbahar maddesinin,vefasız fırkası gereğince...
Kaynayan yalnızlık kazanın da,müebbete mahkum edilmiştir...
Temyiz yolu kapalıdır.
..
Sonbahar geldi çattı kapıya
Oysa ben kuruyan dallara
Sararan yapraklara üzülürdüm
Şimdi sıra bende
Ne rengim kaldı
Ne betim ne de benzim
Sarardım soldum
..
Ne zaman sonbahar gelse bitanem,
Içimde martılar uçuşur yazdan kalma.
Bilirsin severim sonbaharı,
Bilirsin, hem de çok, senin yüzünden…
Her sonbahar senin yağmurlarınla ıslanır yüreğim;
Ne zaman bir yaprak solup düşse dalından,
..
Atilla ilhan yürüyor,
Maçka'dan aşağı,
Kafasında kasketi, bir sonbahar sabahı
Asırlık çınarlar altında,
Eleni ile başlamış hayatı,
Yine yalnız,yine düşünceli
Lakin yok tasası
..
Sonbaharı sevmediğimi bilir herkes....
Suskun kılar beni sonbahar;
Şiirim kalemden düşer,
Sevdam içime gömülür!
Sahiller mekanım olur,
Tenhalarda gizlenir düşlerim!
Göz bebeklerimin içi kararır,
..
Boğazın kıpırtılı sularını köpürten teknenin arkasında durmuş, o an içinde olduğumuz mahzun ruh ikliminin kimbilir kaç kez tekrarlanmış olduğunu düşünüyordum. Güneşi örtemeyen yırtık bulutlar bizi de uysallaştırmıştı. Sıvaları dökülmüş virane evlerin, servilerin arasında dağılmış inci taneleri gibi ışıldayan mezarlıkların, müşfik anne ifadesiyle tebessüm eden yalıların, manolya ağaçlarının ihtiyarladığı bahçelerde derin uykulara dalmış ruhların, eski zaman kadınlarının solgun çehrelerini hatırlatan köşklerin, zarif minareleriyle ebediyeti resmeden camilerin önünden geçerken onun gibi hissediyordum. Zaman ve mekân bizim çizdiğimiz sınırlarla var olabilirdi ancak. O sırada içinde nefes aldığım ‘şimdiki ânın’ sadece bana ait olmadığına inandım. Üst üste yığılan hatıralarla, tecrübelerle kırılan zaman algısının, hayatın geçiciliğini gizleyen büyüsüne kapıldım. Sonbaharın şehre sokulmaya hazırlandığından bahseden arkadaşlarımın mırıltılarını belli belirsiz duyabiliyordum.
Güneşin tepelerin ardında yitip gitmesiyle bakıra kesen Boğaz’ın ışık oyunları, hepimizi karmaşık bir rüyaya hapsetti. Birbirine hiç benzemeyen hayallerimizin gölgesinde, eriyip giden yaza bir kez daha birlikte veda etmenin tanıdık sevinciyle maziye çekildik. O sessiz, kısa molalarda zihnimde hep aynı konuşma çınladı: Küçük bir oğlan, ucunda fener yanan bir kayıkta bülbül seslerini dinlerken annesine soruyordu: “Bir gün biz de Boğaz’da yankılanan bir sesten mi ibaret olacağız? ” Annesi ona, “güzel oğlum, henüz bunları düşünmek için çok erken” diyordu. Artık ne o vardı, ne de annesi ama sesleri gerçekten Boğaz’da yankılanıyordu. Akşamüstü serinliğinin giderek biraz daha üşüteceğini müjdeleyen esintiyle ürperince o buğulu rüyadan uyandım. Üstümüzde dönüp duran deli kuşlara baktım bir süre, “bir gün biz de Boğaz’dan yükselen martı çığlıkları mı olacağız”, dedim kendi kendime.
Zamanın dışına taşmak...
..
Bir kalp ayrılıyor
Sonbahar günü sevdiğinden
Bu ayrılık ardında
Çaresiz bir adam bırakıyor
Kalbini gözyaşlarıyla yıkayan
Gecelerin sessizliğinden
..
Havada bölük bölük
Giderken kırlangıçlar turnalar
Bir gariplik çöker içime ince ince
Depreşir gönlümde eski yareler
Sonbahar gelince
Solar ruhumun al-yeşil örtüsü
Titreyen tellerinde kemanın
..
Sobahar geldi...
Ellerim ay ışığında denizini arıyor.
Aslında bir canlıdır yakamoz;
(Deniz yakamozlar la aydınlanır)
Balıkçılar çarptıkça ışıkları parlıyor.
Sonbahar geldi...
..
Yüreğim sonbahar kaldırımları cezaevi taşından
Gök kubbeye yükselir ay Hilal'i kaşından
..
Aslında yaprak sıkılmıstı Ağaçtan..
Sonbahar bahanesiydi..
..
bir eylül sabahı
güneşe uyandım
solgun durgun puslu
balkonumda sonbahar
küçüksu sahilinde
denize vurmuş ağaç gölgeleri
..
Yağmurda yürüdüm dün
Sırılsıklam olmuştum
Aşkından olduğum gibi
Ah şu sonbahar yağmurları
Seni benden alan sonbahar
Zaman akıp duruyor
Şu beni sırılsıklam yapan
..
Beklenen kış mıdır,karın yağışını seğretmek mi?
Beklenen sonbahar mıdır,sarı sarı uçuşan yapraklar mı?
Beklenen ilkbahar mıdır,çayırlarda kuzuları izlemek mi?
Ağaçlarda meyve tomurcuklarını saymak mı?
Peki beklenen yaz mıdır,aşk mı?
Sonbaharı bekleriz biliriz ki ardından kış gelir,
..