Aynalardan,
Leylak suları akıyor.
Damlalarında,
Hicran olan yüzün.
Ben kapıları aldatıyorum,
Günden güne,
Sen pencereleri.
Denizlere bakıp,
Yalan söylüyorum martılara,
Sen gemilere.
Korsanlarca terk edilmiş,
Bilinmeyen limanda,
Issız adalara sürüyorum,
Şiirlerimi.
Gitmek istiyorum,
Parlayıp kaybolan,
Şimşek gibi.
Gel ve gör,
Önümde anılarının,
Kasası var,
Parmak uçlarımda,
Paslı çiviler.
Bütün zindanları,
Yok ederek,
Birer birer,
Çağırıyor beni,
Gözlerin.
Gözlerin,
En asil atların koştuğu yerde,
Bir bahar gezegeni.
Gülümseyerek baktığın çeşmeler,
Gökyüzüne doğru yönlenmiş,
Irgatlar.
Latince bilenlerin,
Nergis akşamlarında,
Göl kıyılarında,
Meydan okuduğu,
Şarkı dinlediği,
Tutku değirmeni.
Acı çekenlerin,
Aşk kütüphanesinde,
Bütün harfler kirpiklerinde,
Efsanevi şairlerin,
Gururlu kalemleri.
Beni çağırıyor gözlerin,
Bir ahu gibi kaşların,
Hayatımıza düştüğü,
Günden beri.
Ağlattın kölelerini,
Ey deniz kızı,
Seviyorum seni.
İsimsiz yıldızlardan kopup,
Vadilerde birikmiş yalnızlığımla,
Kalbimi, ellerimin arasına aldım,
Ve sana doğru tutuyorum.
Çölde,
Ellerimi kuyuya mı atayım?
Gece için çadır mı kurayım?
Buzulların ortasında.
Ne yapacağımı bilmiyorum,
Ey acıların hazinesi,
Biraz ateş ve üzüntü,
Biraz köpük ve leylak,
Çağırıyor beni gözlerin.
Gittim,
Bakışlarının son ışığında,
Kanatlarını kırdım,
Bin bir gece masallarında,
Anka kuşlarının.
Şimdi,
Dağlara karşı,
Nasıl yürüdüğümün,
Farkında mısın.
Umurumda değil,
Boğazıma düğümlenen yollar,
Konuşmasınlar diye,
Susturduğun bulutlar.
Yere döküldü vinçlerden,
Eşsiz hazineler,
Damıt yüreğini,
Şüpheli yokuşlardan,
Kurtul karanlıklardan.
Fotoğrafların her köşede,
Isırgan otu gibi,
Kanlı evlerde.
Her aralıkta,
Leyla'yı küçümseyen,
Kaktüsler.
Ve seni görüyorum,
Hayatın boşluğunda,
Ve de,
Son anlarında,
Resmini büyütüp,
Yokluğunla savaşıyorum,
İntihar pratiklerinde.
Bıktım fesleğen bahanelerin,
Ardında saklanmaktan,
Tüccarlar ve mevsimler.
Yüzeyde,
Acı dolu çığlıklar uğruna,
Derinden,
Telaşsız bir uyanıştır şiir.
Bu yüzden,
Gül kokuludur,
Zehire batırılmış halatlar,
Bu yüzden,
Gözlerine göre,
Ayarlanmıştır,
Saatler.
O,
Öptüğün ve okşadığın yaprak,
Şimdi bembeyazı,
Kim bilir,
Hangi zaman?
Kalbime dokundu.
Kollarınla sardığın,
Mutluluk servileri,
Bana dokunduğunda,
Sessizce ağladım.
Dilimin simyası bozulsa da,
Kelimeler,
Bir volkandan,
Geriye kalan nehirler gibi,
Kalbimin neresinden aktı,
Bilmem ki?
En meşhur köprüleri geçerken,
Varmak durmadan,
Aşkın tükendiği ülkeye,
Ölümle yüklüyorum hayatımı,
Senin duygularında.
Yaklaştığım her kıyı,
Tutuyor ellerimi,
Mor bir ateş,
Hercai menekşe,
Dalgalar ve kumlar.
Dağlardan inen çakallar,
Gölgeleri takip ediyor,
Beni birden.
Gökkuşağı,
Rengarenk uçurtmalar gibi,
Gökyüzünü kaplıyor,
Gözlerin,
Beni çağırıyor.
Ancak, ben,
Hiç bakmadım,
Dünyadaki gözlerine,
Takılmadım engellerine,
Lotus bakışlarının.
Bekledim bir ses,
Yankılansın evrenimde,
Benim adıma yüreğinden,
Sevgi dolu bir vuruş,
Özlemlerimi süslesin,
Sokaklarımı, şehirlerimi.
Çağırsa da beni gözlerin,
Kalbin çağırmadan,
Çatlayan gözlerimi,
Ellerinde görmeden,
Topraklara yayılan,
Tohumlar filizlenmeden,
Tutunamayacağım zamana,
Bir dilenci gibi.
Hala çok uzaklardan,
İşaret parmağıyla,
Çağırsa da beni gözlerin,
Gidiyorum,
Yaz kurtları gibi,
Adımlıyorum,
Sonbahar örtüsünü.
Kayıt Tarihi : 13.12.2023 00:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!