Başaşağı giden bir yoldan
Hiç sapmaksızın dibe doğru yuvarlanıp düşen fotoğraflarda çırpındıkça tutunacak sığınağa yol soran
Hiç duyulmamış bir sesin sağmak yağmurlu saçaklarında bulutlardan ve güneşten daha güzel olmaya
Taksidi borcu henüz bitmemiş tek taraflı sözleşme gibi
Takadi tükenince duracaktır elbet saat
Kendinden ileriyi zorlayınca kayıştan kopup zincirden kırılacaktır zemberek
Sevgilisi kim olduğunu bilmeden yalnızlığın kenarında bekleşmeler gibi
Tutuşan eteklerinde sonbahar esecektir
Göğsünde karanfillelen çiçeklerle
Usulca çekip gidecektir duraktaki soğuk gölgelerden sıyrılarak
Belki bir yudum hüzün
Belki bellim belirsiz hıçkıran hayal kırıklığı ve hüsran
Sokaklarda sürüklenen yapraklara benzer ve asvalta yıkılıp düşen damlalar gibi külün rengi
Çünkü adı hiç bir yer olanın evi barkı yoktur ve ulaşılmaz mesafeler uzağındadır dün ile yarın varsa orda
Henüz çilesi dolmamış elveda örgüsüdür vebali boynuna duraklar ve istasyonlardaki ıssızlık
Dudaklarında tamamlanmamış cümlelerin buz tutmuş titrekliği kalan
Ve elvedaların alnına çarpıp kavuşarak
Belki feneri sönmüş rıhtımda vapur gözleyen sonbahar iskelesi
Ve sis çanları
Ekim / 25
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 26.10.2025 13:48:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!