Adı kadar;
Soğuktur belki de yüzü.
Tanımaz,anlamaz,umursamaz,
Geceyi gündüzü.
Miadın dolmuşsa şayet,
Usulca eder seni ziyaret.
Bu mecburi yolculuk,
Sonun başlangıcıdır belki de.
Kim bilir belki de,
Yeniden doğar başka bir yerde.
Doğuma hep sevinirler,
Bu yolculukta ise,
Geride göz yaşları sel olur akar.
Haykırışlar yürek dağlar,
Gelen ağlar giden ağlar.
Doğuma sevinen insanoğlu,
Ölüme neden böylesine ağlar?
İşte bu kaybetmenin acısı,
Kaybedip de asla bulamamanın sancısı.
Dünyaya gözlerini açan bebek,
Ağlayacak,gülecek,büyüyecek.
Kimi zaman kadere kahredip,
Kimi zaman neşeyle,kahkahayla gülecek.
Gün gelip aşık olacak,
Yanacak kor ateş gibi.
Sevecek,sevilecek.
Belki de kendini bile unutup;
Daima onu hatırlayacak.
Yaşlanacak yavaş yavaş.
Yılların yorgunluğu,
Kırışmış gözlerinden okunacak.
Daha önce gonca olup açarken,
Artık çaresiz sararıp solacak.
Ve aniden! ...
Sessizce kimsesizce,
Dönüşü olmayan sala binecek.
Gidecek;
Geri sadece bedeni,
O cansız,soğuk,ürkütücü;
Taş gibi kaskatı bedeni kalacak.
Topraktan gelen insan,
Usulca toprağın olacak.
İşte bu;
Bilinmeyene açılan kapı.
Kim bilir nedir o kapının sırrı?
Sırası gelen,vurur onun tokmağını,
Artık çıkmaz çıkamaz,
O kapıdan geri.
Bedenden çıkan can,
Artık geriye dönemez.
Dünyası orasıdır,
Orasıdır artık onun yeri.
Dönmez dönemez,
Gittiği o yoldan geri,
Yoktur ki o seferin dönüş bileti…
Kayıt Tarihi : 31.3.2010 00:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)