Tenime sinmiş aşk kokusuyla
son baharımda
tam da ölümü düşlerken çıktın karşıma
yıllarca taşıdığım hüzünlü sol yanımdan öğrendim
aşkın kutsallığını
sevginin dürtüsüyle irkildi
ruhum gölge gibi peşinden koşarken
seni yaşamak için çırpınırdı yüreğim
anlatırken güvercinin ıslak yüreği
her gülüşü, her bakışı, her dokunuşu
seninle yaşadım aşkı
ellerimi sıkı sıkı tutarken
yamaçlarda uçurtma uçuran
çocuk gibi ürkekti sevinçlerim
seni kanıksadı
yağmurdan sırılsıklam olmuş
ceketimin kol düğmeleri
her gece seni beklediğim
mehtabın kollarına attım kendimi
sana yürüdüm gece yarısı
saat on ikiyi vurduğunda
ilkbahar gülücüklerinde açan
çiy tanelerini koklayarak
her düşüncem sana yataklık etti
her yol Roma’ya değil sana çıktı
gözyaşlarımla ıslanan
döşüme sakladım yanık yüreğimi
sana okudum henüz bestesi yapılmamış
yanık sevda türkülerini
avuçlarımda açtı gökkuşağı
dokunsa sen kokardı tüm renkleri
nice günahlarıma tanıklık eden
her eylül akşamı tenime değdi
soluğumu delirtircesine
hıçkırıklara boğuldu
göğüs kafesimden firari kalp atışlarım
şarkımız düştü dillerimden
hangi notasına dokunsam
yasak bedenin karşımda
ve aşkın sessizliğine karıştı suskunluğum
tenimden sarkan her ter damlası dua
tenine dokunduğum her dokunuş ibadet
tanyerinin doğum sancılarına
eşlik etti gecemden arta kalan zaman
her nefes alışın her kelamın
batan güneşin vazgeçilmez tınısı
doğan ay’ın esrarengiz sırrı
tüm zerrelerim sana aktı
kan kırmızısı damarlarımdan
aşk...
son hazanda başladı
yapraklar düşerken bir bir
beden ağacının altına…
22.06.2011
Bülent ArıKayıt Tarihi : 22.7.2014 22:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!