Kışın bağrına düşmüş bir geceydi payımıza düşen. Bizden arda kalan boş bir kümeydi sevgili. Ne sen vardın içinde ne de ben. Anılarımız sersefil oldu üç-beş serserinin dilinde.
Hani o sahildeki bankta otururken bizi imrenerek seyredenler var ya, geçende yine gördüm onları. Seni soruyordu bakışları bana.
“Yok! ” dedim.
“Gitti! ”
Hüznü takınıp giden çocuklar gibi başlarını önlerine düşürüp, gittiler. Ben yine aynı yerdeyim, aynı bankta, hatta aynı köşedeyim sevgili. Kucağımda ise, son bakışından kopardığım hatıran.
Gittin sevgili!
Benden daha çok sevdin belki ama gittin. Suçlusun bana göre. Ölüme mi yoksa hiçliğe mi karıştığını anlamadığım bir boşluk bırakıp gittin.
Özlemeye mahkûm edilen son sevenim ben!
Bilsen nasıl kaçtığımı köşe bucak özlemekten, gelirdin belki kaldığın yerden doğrulup. Ufacık bir an için bile olsa, düşerdin yine gözlerime gülümseyerek.
Belki yine ürkerdin serçeyi korkutmaktan. Göğsüne konmuş gibi, kıpırdamazdın hiç. Belki yine öyle susardık birlikte. Belki de hiç susmaz, anlatırdık bir seni, bir beni, sonra da bizi…
Hiç yapmadığımız bir şeyi yapardık belki, hayal kurardık mesela.
Ayaklarımızı okşayan dalgalara söylediğimiz şarkılar eşliğinde, yürürdük el değmemiş bir kumsalda. Avuç içimdeki mehtabın saçlarını okşardık birlikte. Yakamozlar yansıyor olurdu gözlerimize gecenin bir yarısı.
Saatin kaç olduğunu sormazdık birbirimize mesela. Yetişmeye çalışmazdık hayata, çünkü zaman durmuş olurdu bizim için ve yaşlanmazdık sevgili.
Hep aynı anı yaşardık. Olmamış yarınlara anılar biriktirmekten başka işimiz olmazdı…
Ufacık bir hayal benimki işte!
Ne kenarı var ne de köşesi. Adı da yok, adlarımız da…
Sahi, ne vardı ki bu dünyada?
Kayıt Tarihi : 4.7.2015 14:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kışın bağrına düşmüş bir geceydi payımıza düşen. Bizden arda kalan boş bir kümeydi sevgili. Ne sen vardın içinde ne de ben. Anılarımız sersefil oldu üç-beş serserinin dilinde.
Hani o sahildeki bankta otururken bizi imrenerek seyredenler var ya, geçende yine gördüm onları. Seni soruyordu bakışları bana.
“Yok! ” dedim.
“Gitti! ”
Hüznü takınıp giden çocuklar gibi başlarını önlerine düşürüp, gittiler. Ben yine aynı yerdeyim, aynı bankta, hatta aynı köşedeyim sevgili. Kucağımda ise, son bakışından kopardığım hatıran.
Gittin sevgili!
Benden daha çok sevdin belki ama gittin. Suçlusun bana göre. Ölüme mi yoksa hiçliğe mi karıştığını anlamadığım bir boşluk bırakıp gittin.
Özlemeye mahkûm edilen son sevenim ben!
Bilsen nasıl kaçtığımı köşe bucak özlemekten, gelirdin belki kaldığın yerden doğrulup. Ufacık bir an için bile olsa, düşerdin yine gözlerime gülümseyerek.
Belki yine ürkerdin serçeyi korkutmaktan. Göğsüne konmuş gibi, kıpırdamazdın hiç. Belki yine öyle susardık birlikte. Belki de hiç susmaz, anlatırdık bir seni, bir beni, sonra da bizi…
Hiç yapmadığımız bir şeyi yapardık belki, hayal kurardık mesela.
Ayaklarımızı okşayan dalgalara söylediğimiz şarkılar eşliğinde, yürürdük el değmemiş bir kumsalda. Avuç içimdeki mehtabın saçlarını okşardık birlikte. Yakamozlar yansıyor olurdu gözlerimize gecenin bir yarısı.
Saatin kaç olduğunu sormazdık birbirimize mesela. Yetişmeye çalışmazdık hayata, çünkü zaman durmuş olurdu bizim için ve yaşlanmazdık sevgili.
Hep aynı anı yaşardık. Olmamış yarınlara anılar biriktirmekten başka işimiz olmazdı…
Ufacık bir hayal benimki işte!
Ne kenarı var ne de köşesi. Adı da yok, adlarımız da…
Sahi, ne vardı ki bu dünyada?
Funda Kocaevli
Çok güzeldi sevgili Funda. Yüreğindeki ilham perisi her daim var olsun. Satır aralarında gizli kalan sevda umarım gerçek olur birgün. Şiir tadında kalman dileklerimle.
TÜM YORUMLAR (1)