En sevdiğim anlardır otobüs yolculukları… izlerken otobüsün camından dışarı, akıp gider hayat gözlerinizin önünden. Bir başka görürsünüz yaşadığınız dünyayı, bir başka düşünürsünüz yaşandığını bildiğiniz hayatları…
Gördüğünüz her evin penceresinden bir başka doğar güneş insanların dünyalarına. Her birinin diğerinden değişik hikayeleri vardır. Ağaçlar görürsünüz dallarına kuşlar bile konmayan; hayatınızdan kesitler gelir akıllarınıza. Tarlada çalışan küçük bir çocuğun el sallamasıdır bazen hayat…
Düşünceler içerisindeki düşüşlerdir bazen anlaklarımızdaki; dalgınlığımızdan olsa gerek, en ufak parçasını bile göremeyiz panaromanın. Anlamsız bir konuşma çabasıdır hemen yanınızda oturan yolcunun çırpınışları; sınırı aşmanın keskin bir çizgiyle yasak olduğunu anlatamazsınız. Bozulmasın diye göz ucu aşk yaşantıları, anlamsız geçiştirirsiniz her bir soruyu… yağan yağmurun altında ıslanan ufak bir köpek yavrusunun çıplaklığında üşürsünüz; anlamışsınızdır içindeki yalnızlığı…
Işıksız yollarda daha bir koyu karanlıktır gözlerinizi kaplayan; bir dev beliriverse karşınızda aniden, korkmazsınız hiç beklemeseniz de… pencere dışı yaşantılara elinize aldığınız uzun soluklu bir kitap ile ara verirsiniz; yaşadıklarınız, bazen yaşamak istediklerinizdir.
Dinlenme tesislerinde verilen otuz dakikalık molalar yetmez ruhlarınızı doyurmaya; içilen çayın kanayan yaralara hükmü yoktur.
Hayatınızın uç noktasadır kimi zaman son durak; bazen varılmak istenmeyen; kaçıştır çünkü adı. Yabancı hayatların gölgesinde başlamak zorunda kalırsınız yeni hayatlara. En güçlü dost adaylarının bile dost olmaya şansları yoktur. Kanayan yaralar izin vermez yeni yakınlaşmalara.
Biten yolculuğun sonundaki teşekkür anonsu, yüreğinizin bir köşesine yazmamışsanız, siler beyninizdeki tüm anıları. Muavinin koyduğu son nokta, büyük harfle başlayan yeni bir yaşantının başlangıcıdır artık.
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız