Bu mu rüyalarda gördüğüm dehşet?
Soluksuz soğuyan simsiyah gece
Dibi olmayan kuyulara gömülür vahşet
Düz duvara tırmanırken küçülür gölge
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar bir oda
Tahtadan yapılmış upuzun bir mekan
Sanki toprak değecek gibi cılız vücuduma
Hayalim uzanmış soğuk tabutuna, dolmuş zaman.
Karış karış karardı toprağım
Savaşlar, cinayetler gördü geçirdi.
Suyumla değil, belki kanımla sularım.
Göz perdem kalktı, günüm geceme yetişti.
İki gözüne mil çekilmiş bir âmâyım.
Kula kulluk etmekten büküldü belim.
Bir kargayım ki güvercinler arasında kapkarayım.
Kâh yüzyıllık uykumdan uyanırım kâh ölürken dirilirim.
Fal taşı gibi açıldı gözü hayvanın
Yıldırımlar içinde süzülüyor. Nasıl?
Dökülen tüylerini topladım kanadımın
Hapsettim akbabayı kalmadı bir fasıl.
Tek kurşun uzağım özgürlüğe
Savaş alanını terk ettim arkama bakmadan
Dünyayı verdiler nasırlı ellerime
Uyandım, gözümü yakan uykularımdan.
Bir temmuz soğuğu ürperdi tenim
Ellerim üşüdü, ateşler içinde
Merdivenin son basamağına gelivermişim.
Açtım pencereyi yol verdim kıyametime.
Kimine kurtuluş, kimine yok oluş
Bu sonsuzluk ki benim sonum
Hayatımın sonu değil asıl sonucu olmuş
Ben varken o yok, o varken ben yokum.
Gölgem değil, gövdem karardı asıl
Ateşin harlısını denk getirdi kader.
Küçücük omzuma Kaf Dağı’nı yükledin. Nasıl?
Gördüğüm, görmediğimin aynasıymış meğer
Her şey ipin ucunda gizli bir düğüm.
Kararır göğün kalesi, yükselir derinlik.
Nadide bir kumaşın son nakışı ölüm
İnanana yolculuk, inanmayana sonsuz sessizlik.
Elif Turan
Kayıt Tarihi : 5.5.2022 00:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ölümserken...

çok teşekkür ederim, nicelerine...
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (3)